Allah'ın İnayeti ve ABD İHA'sının İndirilmesi
AMERİKAN CASUS UÇAĞINI İRAN'IN ELİNE KİM TESLİM ETTİ..?
Velfecr
İslam Devrimi Muhafızları Ordusu'nun hava savunma güçleri, Amerikan saldırganlığına karşı öylesine büyük bir zafer kazandı ki, askeri ve siyasi uzmanların zihinlerini allak bullak etti.
İslam Devrimi Muhafızları Ordusu komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, "Amerikan casusluk uçağının ele geçirildiği" yönündeki duyurusunu, Velfecr olarak, önce "İran Amerikan Casus Uçağını Düşürdü" şeklinde vermiştik. Ancak bir kardeşimizin "uçağın düşürülmediği" aksine "indirildiği" şeklindeki uyarısı üzerine, haberi tekrar kontrol ederek, haber başlığımızı "İran Amerikan Casus Uçağını İndirdi" şeklinde değiştirdik.
Doğrusu, daha önce de bir Amerikan casus uçağının körfezde düşürüldüğü şeklindeki haberleri hatırlayarak, bu casus uçağının da düşürüldüğünü düşünmüştük.
"Düşürüldü" ile "İndirildi" arasında ne fark var?
İslam Devrimi Muhafızları Ordusu'nun ele geçirilen casus uçağın görüntülerini yayınlamasıyla birlikte, daha çok ABD ve siyonist rejim cenahında yaşanan şoklara baktığımızda, ABD ve İsrail açısından bu durumun "tarihi bir yenilgi" olduğunu hemen görebiliyoruz.
Çünkü, İran, elektronik savaş tekniği -uzaktan kumanda- ile Afganistan'dan kendi hava sahasına giren bu casus uçağının kontrolünü ele alarak onu hasarsız bir şekilde indiriyor.
Bunun birinci anlamı; İran İslam Cumhuriyeti geliştirdiği teknoloji ile Amerikan savaş sistemini etkisiz hale getirdiği gibi, onların İran'a yönelik sürdürdüğü casusluk faaliyetleri bilgilerine -depolanmış datalarına- da ulaşıyor. Bu bilgiler, İran'a yönelik saldırı planları için stratejik bir değere sahip. Bunun ardından da ABD ve İsrail, İran'a saldırı planlarını yeniden gözden geçirme zorunda kalıyor.
İkinci olarak, ABD ve İsrail tarafından geliştirilen casus uçak teknolojisinde, herhangi bir aksilik durumunda, "casusluk bilgileri"nin "düşman" eline geçmemesi için uçağın kendi kendini imha etme mekanizmaları da bulunuyor. Bu aynı zamanda uzaktan kumanda sistemleri ile de gerçekleştiriliyor.
Ancak, "uçağın kontrolünü kaybettik" şeklindeki Amerikan itirafında olduğu üzere, devrim muhafızları uçağın kontrolünü ele alıp onu kendi topraklarına indirmeye başlayınca, Amerika kendi casusluk uçağına yönelik herhangi bir şey yapamıyor. Bu durumda uçağın otomatik olarak kendi kendini imha sistemi de çalışmıyor.
Savaş teknolojisi açısından stratejik öneme sahip casus uçaklarının üretilip kullanılmaya başladığı günden bu yana, ilk defa yaşanan bu durumun Amerika ve İsrail açısından "büyük bir yenilgi" anlamına geldiği gibi, özelde ise, hakk-batıl savaşında hiçbir zaman göz ardı edilmemesi gereken bir hakikati de gözler önüne seriyor.
Burada İslam Devrimi Muhafızları Ordusu'nun yetenek ve kabiliyetini, teknolojik gelişme noktasındaki üstün başarısını öncelikle takdir etme durumundayız. Nitekim batılılar da, İran'ın bu başarısını kendileri itiraf ediyorlar.
Fakat Rabbimizin gaybi yardımlarının bir beyanı olarak وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَكِنَّ اللّهَ رَمَى وَلِيُبْلِيَ الْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلاء حَسَناً إِنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ "Attığın zaman sen atmadın. Fakat Allah attı. Böylece mü'minleri güzel bir şekilde imtihan etmek istedi." (Enfal 17) ayeti, Amerikan casus uçağının böylesine şaşırtıcı ve şok edici bir şekilde ele geçirilmesinin arkasındaki ilahi müdahaleyi en güzel bir şekilde gözler önüne seriyor.
Acaba, hesabını yalnız ve yalnız Alemlerin Rabbi olan Allah ile yapıp yalnızca O'na tevekkül eden, O'nun gaybi yardımlarına sığınıp O'nun nusretini dileyen müminleri Allah yalnız bırakır mı? Allah için ve Allah yolunda ihlas, cesaret ve teslimiyetle yürüyen müminler إِنْ يَنْصُرْكُمُ اللَّهُ فَلَا غَالِبَ لَكُمْ ۖ وَإِنْ يَخْذُلْكُمْ فَمَنْ ذَا الَّذِي يَنْصُرُكُمْ مِنْ بَعْدِهِ ۗ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ "Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenilgiye uğratacak yoktur ve eğer sizi 'yapayalnız ve yardımsız' bırakacak olursa, ondan sonra size yardım edecek kimdir? Öyleyse mü'minler, yalnızca Allah'a tevekkül etsinler." (Al-i İmran 160) müjdesini unutur mu?
Çünkü Rabbimiz kendilerini şöyle tanımlamıştır:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ مَن يَرْتَدَّ مِنكُمْ عَن دِينِهِ فَسَوْفَ يَأْتِي اللّهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُ أَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ أَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِرِينَ يُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَلاَ يَخَافُونَ لَوْمَةَ لآئِمٍ ذَلِكَ فَضْلُ اللّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَاء وَاللّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ
"Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah, kendisinin onları sevdiği onların da kendisini sevdiği, mü'minlere karşı alçakgönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve güçlü, Allah yolunda cihad eden ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmayan bir topluluk getirecektir. Bu Allah'ın bir lütfudur ki, onu dilediğine verir. Allah'ın lütfu ve nimeti geniştir, O bilendir." (Maide 54)
O halde, büyük şeytan Amerika'ya karşı kazanılan bu büyük zaferin ardından, Rabbimizin bizden beklediği şükrümüzü eda edelim ve O'ndan düşmanlarımız karşısında üzerimize sabırlar yağdırmasını, ayaklarımızı sabit kılmasını ve müstekbir tağutlara karşı bizi başarı ve zafere ulaştırmasını bir kez daha niyaz edelim.
Ve bir kez daha, zamanımızın en büyük arifi olan Merhum İmam Humeyni'nin "Amerika hiçbir halt edemez" sözündeki o derin hakikati hatırlayarak, dünya istikbarı ve Siyonizm karşısımdaki savaşımızda "fethu'l Mübin"lerin yakın olduğuna dair yakinimizi tazeleyelim.
إِنَّ نَصْرَ اللّهِ قَرِيبٌ "Allah'ın yardımı yakın değil mi?" (Bakara 214)
أَلَيْسَ الصُّبْحُ بِقَرِيبٍ "Sabah yakın değil mi?" (Hud 81)