Bediüzzaman Deccal'ı şöyle tevil eder

Bediüzzaman Deccal'ı şöyle tevil eder

Bediüzzaman’ın dediği gibi en büyük hile hilesizliktir. Deccal hile düzenini temsil ediyorsa Mesih de...

Mustafa Özcan, Deccal ile ilgili Hadisleri değerlendirirken Bediüzzaman'ın yorumuna dikkat çekti. Yeni Akit'teki yazısında Deccalizmin hile düzeni olduğunu belirten Özcan, "Deccal hile düzenini temsil ediyorsa Mesih de hilesizlik düzeninin temsilcisidir" dedi.

Özcan yazısını şöyle sürdürdü:

Deccal'ın adası gibi bir de hadislerde onun bineğinden bahsedilmektedir. Bu da harikülade bir vasıta ve vasıftır. Rivayette var ki, "Deccal çıktığı gün bütün dünya işitir ve kırk günde dünyayı gezer ve harikulâde bir eşeği vardır."

Bediüzzaman bu meseleyi Ehl-i Sünnet anlayışı çerçevesinde tevil eder ve şöyle der: Allahu a'lem, bu rivayetler tamamen sahih olmak şartıyla te'villeri şudur: Bu rivayetler mu'cizâne haber verir ki, "Deccal zamanında vasıta-i muhabere ve seyahat o derece terakki edecek ki, bir hâdise bir günde umum dünyada işitilecek. Radyo ile bağırır, şark-garp işitir ve umum ceridelerinde okunacak. Ve bir adam kırk günde dünyayı devredecek ve yedi kıt'asını ve yetmiş hükûmetini görecek ve gezecek" diye, zuhurundan on asır evvel telgraf, telefon, radyo, şimendifer, tayyareden mu'cizâne haber verir. Hem Deccal, deccallık haysiyetiyle değil, belki gayet müstebit bir kral sıfatıyla işitilir. Ve gezmesi de her yeri istilâ etmek için değil, belki fitneyi uyandırmak ve insanları baştan çıkarmak içindir. Ve bindiği merkebi ise, ya şimendiferdir ki bir kulağı ve bir başı cehennem gibi ateş ocağı, diğer kulağı yalancı cennet gibi güzelce tezyin ve tefriş edilmiş. Düşmanlarını ateşli başına, dostlarını ziyafetli başına gönderir. Veyahut onun eşeği, merkebi, dehşetli bir otomobildir veya tayyaredir veyahut—sükût lâzım!"

Gazali'nin dediği gibi tevil gerekli olmakla birlikte isabetli olmayabilir. Burada sükût devreye girer. Bundan dolayı hem dikkatli olmak hem de tevilatta israf etmemek gerekir. Çünkü müteşabihatın ardına düşüp her zaman şariin maksadına ermek mümkün değildir.

Bediüzzaman bineği uçak ve şimendifere benzetse de onun bu tevilini aşanlar var. Deccal'ı Bermuda Şeytan Üçgeni ve Ufo'larla birlikte anan Mısırlı Muhammed İsa Davud (muhtemelen müstear bir isim) El Huyut el Hafiye adlı kitabında Mesih Deccal'ın bineğinin Ufolar olduğunu ileri sürmektedir. Kurgu ile Deccal'ın serüvenini Samiri ile başlatıyor ve günümüze kadar getiriyor. Ehl-i Sünnet kaynakları ise Deccal'a (tabii ki Allah'ın izniyle)kevni tasarruflar veya güçler atfederler. Bu bağlamda, Muhammed İsa Davud gibiler bunu Ufo ve benzeri esrarengiz araçlara yoruyorlar. Şia'da ise tamamen ters bir şekilde Mehdi'ye kozmik güçler atfedildiğinden dolayı uçan daireler veya Ufolar Mehdi'nin bineği olarak tasvir ediliyor. En azından bazı yazarlarının hayalinde. Bunlardan birisi olan Abdullah Abdulhadi uçan dairelerin Mehdi'nin araçları ve binekleri olduğunu ileri sürüyor (El Mehdi: Ve Etbaku'n nur, Müessetü Belağ, Beyrut).

Mevlana da Mesnevisinde, İslam öncesi dönemde Hıristiyanlara düşman bir padişah vezirinin hikâyesini anlatırken, onun o devrin gerçek Hıristiyanlarını nasıl hile ve aldatmayla kandırdığından söz eder. Vezir yaman bir hileyle, Hıristiyan görünerek ve onları kendilerinden olduğuna inandırarak aldatır. Hıristiyanlar onu mümin sanarak ve kendilerinden bilerek kendisine gönül verirler ve severler. Gizli bir Yahudi ve Hıristiyan düşmanı olan veziri, İsa'nın vekili bile sanarlar. Ardından Mevlana vezir hakkında şu değerlendirmede bulunur: "(Oysa) o, gizli olarak tek gözlü, lanetli Deccal'dı." Deccalizm sonuçta hile düzeni demektir. Hileyi tepetaklak edecek olan ise hilesizliktir. Bediüzzaman'ın dediği gibi en büyük hile hilesizliktir. Deccal hile düzenini temsil ediyorsa Mesih de hilesizlik düzeninin temsilcisidir.





risalehaber