"Ben paşa olsam her ay darbe yapardım"
Bu ülkenin artık sadece darbe sever medyası yok, onlar darbe hazırlıklarını, bulanık laflarla, sessizliklerle geçiştiremezler, bir de darbe sevmeyen medya var çünkü.
Ahmet Altan - Taraf
Netlik...
Şu son belge olayından sonra gazetelere bakıyorum, televizyonları izliyorum.
Ve, "bizim paşalar gene de kibar insanlarmış" diyorum.
Böyle medyayı bulduktan sonra değil kırk senede dört darbe, ben paşa olsam her ay bir darbe yapardım.
Ortada, bir "darbe" planı var.
Bazıları bu planın arkasında ne olduğunu anlamaya çalışmak yerine meselenin üstünü örtmeye, bunu beceremezlerse akılları karıştırmaya uğraşıyorlar.
Örtemezler.
Çünkü medyanın bir de dürüst ayağı var artık.
Şimdi işi netleştirelim.
Ergenekon sanığı bir eski subayın ofisinde bir "darbe planı" bulundu.
Planın altında hâlâ görevde olan ve daha önce de bir andıç hazırlamış bulunan bir albayın imzası var.
Genelkurmay, "biz bu planı hazırlamadık" dedi.
Arkasından "bu plan sahte" iddiası ortaya çıktı.
"Albay bu planı hazırlamadı" dendi.
"Bu planın altındaki imza albaya ait değil" dendi.
"Bu planı oraya polisler koydu" dendi.
Bütün bu iddialara tek tek bakalım, durumu açıklığa kavuşturalım.
Önce planın "bulunmasından" başlayalım.
Bu plan bulunup da devletin dosyalarına girdikten, biz de bu planı yayımladıktan sonra, ofisinde plan bulunan sanığın avukatları bir açıklama yaptı.
"Biz, bu planın bulunduğunu görmedik" dediler.
Bu, "polisler o planı bize göstermeden oraya koydular" demeye geliyordu.
Türkiye'de her şey mümkündür.
Hiçbir ihtimali gözardı etmeyiz ama "somut" bilgilere de dikkatle bakarız.
Avukatların yalan söylediğini okuyacaksınız bugün bizim gazetenin manşetinde.
O planın bulunduğunu avukatlar biliyordu.
Bunun kanıtı ne?
Bunun kanıtı, o planın altındaki "parafları" ve belgeye el koyma tutanağındaki "avukatlar, bulunan belgelere paraf koydular" açıklaması.
Ayrıca o tutanağın altında da avukatların imzası var.
Planın altına paraf koymuşlar, paraf koyduklarını açıkça yazan tutanağı da imzalamışlar.
"Biz bu planı görmedik" lafı ne peki?
Düpedüz, apaçık bir yalan.
Avukatlar yalan söylüyor.
İlk netleştireceğimiz nokta bu.
Bu plan Ergenekon sanığının ofisinde bulundu, bunun orada bulunduğunu avukatlar da imzalarıyla kayıtlara geçirdi.
Avukatlar niye yalan söylüyor?
Gerçeği saptırmaya çalışıyorlar ve medyanın bir kısmı bu "yalana" büyük bir zevkle inanmış gibi yapıyor.
Gelelim, "o planı asla yazmamıştır" denilen albayın imzasına.
Bizzat Jandarma raporu, "bu imzanın albayın imzasına benzediğini" söylüyor.
"Ama tam emin olamıyoruz" diye de ekliyor.
O imza bir de "siviller" tarafından incelenecek.
Adli Tıp da o imzayı inceleyecek.
Gerekirse herhalde yurtdışına da gönderilir iyice emin olmak için.
Sabah Gazetesi'nin yakaladığı haber ise moda deyimle daha da "vahim."
Albay, Askerî Savcılık'ta verdiği ifadeyi "sahte bir imzayla" imzalamış.
İfadenin altındaki "yeni" imza, albayın eski imzalarından farklıymış.
Albay niye birdenbire imzasını değiştirdi?
Kendinden, imzasından emin olan biri, sivil savcılıklara da gönderilecek ifadesinde imzasını değiştirir mi?
Bu imza değişikliğinin nedeninin de Genelkurmay tarafından açıklanması gerekiyor.
Şimdi bir çizgi çizip toplayalım.
Avukatlar yalan söylüyor.
Albay sivil savcılara sahte imza gönderiyor.
Bütün bunlardan nasıl bir sonuç çıkartıyorsunuz?
Kuşkucu birisiniz, bir sonuç çıkartmıyorsunuz.
"Gerçek mi, değil mi" diye tartışmak istiyorsunuz.
Olur.
Birincisi bu belge "gerçek".
Devlet kayıtlarında, altında avukatların ve polislerin imzasıyla duruyor.
Biri, bir "darbe planı" hazırlamış, bu kesin.
Soru, "sahte olup olmaması" değil.
Soru, "bunu albay mı hazırladı, başkası mı" sorusu?
Elimizdeki bilgileri bir daha toplayalım.
Belge resmen bulunuyor, avukatlar yalan söylüyor, belgenin altındaki imza "albayın imzasına" benziyor, albay sivil savcılara sahte imza gönderiyor.
Şu andaki net durum bu.
Tuhaf bir ülkede yaşıyoruz, her zaman acayip işler olabileceğini biliyoruz ve kuşkucu insanlarız.
"O belgeyi albay yazdı diye kesin hükme varmayalım," diyorsunuz.
Peki.
Şimdi avukatlar niye yalan söylediklerini, albay niye imzasını değiştirdiğini ve Jandarma da o belgenin altındaki imzanın albayın imzasına "ne kadar" benzediğini açıklasın.
Ve kimse unutmasın...
Bu ülkenin artık sadece "darbe sever" medyası yok, onlar darbe hazırlıklarını, bulanık laflarla, sessizliklerle geçiştiremezler, bir de darbe sevmeyen medya var çünkü.
Yalan söylemeyi düşünen birileri varsa onlara dostça bir uyarı bu.
Etiketler: medya darbe sever vahim yalan Jandarma kibar paşa