Çevik Bir  Somali'de Neler Yapmış!

Çevik Bir Somali'de Neler Yapmış!

Yuh be dedirtcek türden bir yazı...

Dün medyaya yansıyan en ilginç gelişme, Balyoz davasında yer alan iddialardan ülkelerinin de zarar gördüğünü söyleyen Yunanlı hukukçuların, Yunanistan'ın da bu davaya müdahil olması gerektiği yönündeki açıklamalarıydı.
Yunanistan'da yayınlanan Paron gazetesinin manşetten verdiği haberin hayata geçirilmesi hukuken mümkün müdür bilemem. Eğer mümkünse, uluslararası hukuk ve iki ülke arasındaki ilişkiler açısından çok ilginç bir tablo ile karşılaşacağız demektir.
Yunanistan'ı ekonomik açıdan batıran, Türkiye'ye karşı sürekli silahlanması oldu. Bu iki ülke dünyanın en zengin 10 ülkesi arasında olmadığı halde, silahlanmaya en çok para ayıran ilk 10 ülke arasında yer aldı. İki ülke arasında köpürtülen düşmanlık gerek uluslararası silah sektörüne, gerekse de her iki ülkedeki belli çevrelere büyük rant sağladı.
Yunanistanlı hukukçuların Balyoz davasına davasına müdahil olma talebi, yürütülen 28 Şubat Soruşturması kapsamında (bu yazının kaleme alındığı dakikalarda 16 Nisan, saat 01.30 itibariyle) tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilmiş durumda olan Çevik Bir'in kamuoyunda çok da bilinmeyen farklı bir yönünü getirdi aklıma.
Eğer yürütülen 28 Şubat Soruşturması bir iddianameye dönüşür ve ardından da iddianame mahkeme tarafından kabul edilirse, Çevik Bir'in de sanıkları arasında olması muhtemel davanın görülme aşamasında dikkatlerini bu davaya çevirecek başka bir ülke de var.
Bu ülke, kendisi gibi bahtı da olan kara Afrika ülkelerinden Somali'den başkası değil.
Bu konuda tanığı olduğum bir hadise, beni oldukça etkilemişti.
1999 yılının Şubat ayıydı.
ABD'nin Boston kentinde Harvard Üniversitesi'nden çıkmış, Harvard metro istasyonunda tren bekliyordum.
İnce uzun boylu, kahverengi siyah karışımı ten renginde bir genç bankta yanımda oturuyordu. Nereli olduğunu sorduğumda Somali diye cevap verdi. Aynı soruyu o bana sorduğunda İstanbul dedim. Birden yüzünün şekli değişti.
Bosna'daki gibi mi?
Ardından bakışlarını adeta gözlerime mıhlar gibi bana doğru odakladığında, arada birkaç saniye bile boşluk bırakmadan, 'Sizinki bize çok zulmetti' dedi. Ne yaptı? diye sorduğumda, bir insan olarak utanmamıza ve acı duymamıza neden olacak çok sayıda olay anlattı. Hele, Müslüman nüfusu kırdırmak için hıristiyanlara silah dağıttığı iddiasında da bulundu ki, bu bilginin en azından teyite muhtaç olduğunu düşünüyorum. Ama aynı zaman diliminde Bosna'da Birleşmiş Milletler gözetiminde Sırplara silah dağıtılıp Bosnalıların kırdırıldığından da haberdar olunca, Somalili delikanlının korkunç iddiası konusunda ister istemez tereddüt de yaşıyorsunuz.
Somalili genç acı içinde öylesine hararetli anlatıyordu ki, anlattıkları yarım kalmasın, önemsemediğimi sanmasın diye, birkaç durak fazla gidip ardından yeniden geri döndüğümü hatırlıyorum.
Somalili delikanlının 28 Şubat'ın kudretli generali Çevik Bir'den söz ettiğini fark etmişsinizdir.
Çevik Bir, korgeneral olduğu dönemde 1993 yılı Mayıs ayında Somali'deki BM Barış Gücü komutanlığını devralmıştı. Çevik Bir'in komutanlığı döneminde ülkede ağır çatışmalar yaşandı. Uluslararası Somali görevi BM açısından tam bir kaosa dönüştü. Ülke kan gölüne döndü. Birleşmiş Milletler'in Somali'ye müdahalesi örgütün en başarısız yurtdışı operasyonlarından biri olarak tarihe geçti.
Amerikalı gazeteci Mark Bowden, Somali'de yaşananları konu ettiği, 'Black Hawk down' (Atlantic Monthly Press, 1999) adlı kitabında, Çevik Bir'in talimatıyla gerçekleşen bir saldırıda, içinde çocuklar ve kadınların da bulunduğu bir binadan 73 ölü çıktığını kaydeder.
Somalili gençten 'Sizinki bize çok zulmetti' yakınmasını dinlediğimde, Mark Bowden'in kitabı henüz çıkmamıştı. Meğer anlatılanlar bir ölçüde doğruymuş.
Çevik Bir'in önemli bir aktör olarak yer aldığı 28 Şubat sürecinde ülkemizde yaşananlara bizzat tanıklık olmamış olsaydık, Somalili gencin anlattıklarına da, Amerikalı gazeteci Mark Bowden'in yazdıklarına da abartıyorlar diyebilirdik. Somalili delikanlı Çevik Bir'in içinde bulunduğu ekibin Türkiye'de kendi vatandaşlarına ne acılar yaşattığını bilseydi, ucuz kurtuldukları için şükredebilirdi de...
Şimdilerde CHP milletvekili olan Oktay Ekşi, başyazarı olduğu dönemde Hürriyet gazetesindeki köşesinde Çevik Bir hakkında şu anekdotu aktarmıştı: "Biz Çevik Bir Paşa'yı Somali'ye gönderilen Türk Birliğinin Komutanı olarak tanıdık. İlk notumuzu da orada birliğimizi hedef alan bir saldırı sırasında nöbet tutan erimiz hafif yaralanınca, onun fotoğrafını çeken ve düşüp bayıldığını yazan arkadaşımız Kadir Ercan'ı, 'Türk askeri bayılmaaz! Türk askeri korkmaaz! Sen bizi düşmanlarımıza rezil ettinn! Senin yazdıklarını gören PKK bize güleceek. Defol giit!' diyerek Somali'den Türkiye'ye posta etmesi üzerine verdik.'"
Bu ülkede Hürriyet muhabirine bunları yapanın, hürriyetsiz ve mazlum insanlara neler yapmış olabileceğini anlatmaya gerek bile yoktur.
Geçtiğimiz yaz Türk halkının aç ve açık Somali halkına yaptığı yardım seferberliği, Çevik Bir'in bu ülkede Türkiye hakkındaki olumsuz imajı ne kadar değiştirmiştir, bilemem.
Kara kıta Afrika'nın bahtı kara ülkesi Somali'deki insanların, soruşturması süren 28 Şubat'la ilgili hazırlanması muhtemel iddianame mahkeme tarafından kabul edilirse, Çevik Bir'in de aralarında bulunduğu davanın yargı sürecini de yakından takip edeceklerini düşünüyorum.
Balyoz davasında yer alan iddialardan ülkelerinin de zarar gördüğünü söyleyen Yunanlı hukukçuların davaya müdahil olma yönündeki düşünceleri ne ölçüde hayata geçer bilemem.
Ama bildiğim bir şey var ki, eğer Çevik Bir'in Somali görevi sırasında ülke halkının canının yanmasına neden olacak kimi uygulamalara imza attı ise, mağdur Somaliler Türkiye'deki davaya müdahil olamasalar bile, mahşerdeki davaya muhakkak müdahil olacaklardır.
Dilerim haklarında iddia olunan şeyler doğru değildir. Zor bir süreç...
Prof. Dr. Osman ÖZSOY – Haber 7