Deniz Baykal çark etti

Deniz Baykal çark etti

CHP'nin Ergenekon'u sulandırmaya çalışmasının önemli ayağı: 'Deniz Feneri'

Erhan BAŞYURT/Bugün

Deniz Feneri ve CHP

19 Mayıs'ta üniversite öğrencilerinin katıldığı bir televizyon programına katıldım.

Gençlerin güncel meselelere yaklaşımı alabildiğince sığ ve şaşırtıcı oranda da taraflıydı.

Maalesef siyasi partilerin, özellikle de CHP'nin, güncel meselelere yaklaşımı gençlerin bakışını da etkilemiş durumda.

Mesela Ergenekon dediğinizde bir kısmı "İyi ama Deniz Feneri" diyor.

Sanki Deniz Feneri derneğinin "yolsuzluk" dosyası, Türkiye'deki "Ergenekon terör örgütü" davasının muadili bir olaymış gibi.

Oysa Almanya'da yargılanıp ceza alan "Deniz Feneri e.V".

Türkiye'deki Deniz Feneri ile aynı değil.

En azından kendileri böyle iddia ediyor.

Aksine ispat eden bir delil de mevcut değil. 

Şimdi Almanya'daki dernekte bir yolsuzluk varsa, "Türkiye'dekinde de kesin vardır" denilebilir mi?

Gerçekler, savcıların incelemesi ve mahkemenin kararıyla ortaya çıkacak.

Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu dün Almanya'dan Türkiye'ye gönderilen dosyasının çevirisinin tamamlandığını, iki savcı ile birlikte incelemeye başladıklarını ifade etti.

Umarım gereksiz inatlaşmaları bitiren bir sürecin başlangıcı olur.

Ama 3 bin 500 sayfalık çeviri için geçen süre bile ağır eleştirilerin konusu oldu.

Ortada bir yolsuzluk varsa, hiç kimse Deniz Feneri'ne ayrıcalık tanınmasını isteyemez, istemez.

Ancak henüz ön incelemesi bile tamamlanmamış bir konuda, ortada "mutlak bir yolsuzluk" varmış imajının verilmesi, maalesef CHP'nin güçlü propagandasının eseri.

CHP lideri Deniz Baykal, seçim meydanlarında Deniz Feneri e.V'ye ait olduğunu söylediği dosyaları sallayarak, hükümeti soruşturmayı ağırdan almakla itham etti.

Deniz Feneri, Türkiye'de yoksul ailelere yaptığı yardımlar, öğrencilere verdiği burslar, yaptırdığı eğitim kurumları ile biliniyor.

Tıpkı Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) gibi, sosyal yardım ve eğitime destek kuruluşu.

ÇYDD'nin incelenmesi ne kadar tabii ise, Deniz Feneri'ninki de o kadar tabii.

Her kurumda görevini kötüye kullanan insanlar olabilir.

Önemli olan bu durumun, kamu yararına önemli faaliyetler gösteren, büyük çoğunluğu gönüllü insanlara dayalı hizmet veren kurumları yıpratmaması.

Onların zarar görmesi, ihtiyaç sahibi insanların da zarar görmesi anlamına gelir.

Deniz Feneri ile ilgili bugüne kadar yapılan yayınlarda bu ölçünün tam olarak korunabildiği söylenemez.

Herkesin ortak temennisi, Türkiye'deki yardım kuruluşu Deniz Feneri'nin bu iddialar karşısında aklanması.

Aksi vuku bulursa, ihtiyaç sahipleri ve iyi niyetle derneğe yardım edenlerin adına, üzülerek karara alkış tutarız.

"Suç varsa, ceza vardır" deriz.

Aslında CHP'nin de bugüne kadar gündeme getirdiği ve dikkat çekmeye çalıştığı iddialar tamamen Almanya'daki derneğe ait.

Türkiye'deki Deniz Feneri'nin açtığı tazminat davasında bizzat Deniz Baykal'ın avukatı, bakın şu savunmayı yapıyor:

"Davacı, Almanya Deniz Feneri e.V için söylenen sözleri, açıklanan görüşleri, kamuoyunu aydınlatma amaçlı verilen bilgileri tamamıyla kendisine söylenmiş gibi üzerine almakta ve kendisini Almanya Deniz Feneri'nin yerine koyarak, onunla özdeşleşerek cevap vermektedir."

Yani, bugüne kadar söylenen her şey Almanya'daki Deniz Feneri e.V içinmiş...

Oysa toplumda oluşturulan algı böyle mi?