Devlet neden en çok Yahudilere anlayış gösterdi?

Devlet neden en çok Yahudilere anlayış gösterdi?

Erdoğan azınlıklara yapılanlarla ilgili 'Faşizan uygulama' dedi, kıyamet koptu. Peki neden devlet en çok Yahudilere anlayış gösterdi? İşte yanıtı...

Taraf'tan Neşe Düzel'in ünlü tarihçi Kemal H. Karpat'la yaptığı röportajın ilgili bölümü...

Azınlıklar içinde en çok Yahudilere mi devlet anlayış gösterdi? 

Bir bakıma evet. Bu da yine tarihî nedenlere dayanıyor. 19. yüzyılda milliyetçilik hareketleri ortaya çıkarken, tek toprak istemeyen Yahudiler oldu. Mesela ekalliyetlerin orduya katılması sözkonusu olduğunda ilk katılan Yahudilerdi. Askerî mekteplere girdiler, subay oldular. Osmanlı devleti 200-300 sene Yahudi kültürünün bayraktarlığını yaptı. Avrupa'da Yahudiler ezilirken, burada varlıklarını geliştirdiler. Yahudi dini ve tarihi üzerine kitaplar yazıldı. Osmanlı devletinde bir Yahudi medeniyeti oluştu. Biliyorsunuz... 1492'de İspanya'dan Osmanlı'ya bir Yahudi göçü oldu. Sefarad Yahudileri dediğimiz bu Yahudiler bugün konuştukları İspanyolca Türkçe karışımı bir dil olan Ladino'yu yani Edirne'de, Selanik'te, İstanbul'da oluşturdular. Selanik o dönemde bir Yahudi şehri haline geldi ve 1944'e kadar da öyle kaldı. 

Selanik Yahudileri İttihat ve Terakki'nin kurulmasında önemli rol oynamadılar mı? 


Evet, önemli etkileri oldu ama sanıldığı kadar değil. İttihat ve Terakki'yi onların yönettiği doğru değildir. 

Türkiye'de son dönemde bu tartışmalar çok canlandı. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu kadrosunun büyük ölçüde Selanikli Yahudiler olduğu yönünde kitaplar yayınlanmaya başladı. Tarih bu konuda ne diyor?
 

Saçma... Tamamıyla saçma. Atatürk'e de Yahudi dönmesi diyorlar. Hocası Şemsi Efendi Yahudi dönmesiymiş. Eeee ne olacak? Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de bugün azınlıklar canlanıyor. Sabetaycılar da tarihlerini araştırıyorlar. Bazı Sabetaycı kitaplar, Yahudilerin Türkiye'de daima baskı altında yaşadıkları intibaını veriyorlar. 

Sabetaycılık nedir?
 

17. yüzyılda "ben mehdiyim" diyen Sabetay Sevi mahkûm edilmek üzere padişahın önüne getirildi. Müslüman olunca ona inanan grup da Müslüman oldu. Bizdeki dönmeler onlardır. Aralarından fevkalade büyük âlimler, Türkler çıktı. Naim Talu gibi başbakanlar çıktı. Ahmet Emin Yalman gibi demokrasiyi savunmuş çok mühim insanlar çıktı. Bir de unutmayınız... 

Evet...
 

1949'da Türkiye İsrail'i tanıdığında Müslüman dünyası şok oldu. Oysa 6. ve 8. yüzyıllarda Hazarlar denilen büyük Türk topluluğunun Museviliği kabul ettiği ve Ukrayna'nın da bir kısmını alarak Rusya'nın güneyinde bir imparatorluk kurmuş olduklarını bilseler daha çok şaşırırlardı. Türkçe konuşan Hazarlar, Avrasya tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Türklerin Museviliğe yönelik ilgisinin geçmişte başka örnekleri de var. Mesela Türkler neden Museviliğe yakınlık gösterdi ve gösteriyor? 

Bu yakınlığın nedeni nedir?
 

Tek tanrılı dinlerin ortaya çıkmasından beş bin yıl kadar önce, Orta Asya'da yaşayan Türk kabileleri tanrı veya tengri diye eşi benzeri olmayan yüce bir yaratıcı kavramı geliştirmişlerdi. Türkler, karşılaştıkları Yahudilerin benimsedikleri İbrahimi tanrı anlayışıyla kendilerinin geliştirdiği tanrı kavramının benzer olduğunu gördüler. 'Aynı tanrıya ve kitaba inanıyoruz. Demek ki inancımız gereği kardeşiz' diye düşündüler. Bu tarihsel olgu Osmanlı İmparatorluğu'nda ve Cumhuriyet döneminde de doğrulandı... Türkler İslamiyet'e tek tanrı anlayışı nedeniyle çok rahat girdi. Eğer senin kültüründe tek tanrı anlayışı varsa, o zaman şekillenmiş dinlerle karşılaştığında bunları çok daha rahat alabiliyorsun. 

Hıristiyanlık da tek tanrılı din. Neden İslamiyet tercih edildi?
 

Bazı Türkler Hıristiyan oldu ama Türk kavimlerinin yüzde 99'u Müslüman oldu. Museviliğin ve İslamiyet'in hâkim kavim görüşü Türklerin aşiret, kabile görüşüyle uygundur. Yahudilik de, Müslümanlık da bir kavim, bir grup bilinciyle beraber oluştu. O kavmin kültürüyle din özdeşleşince, o kavmin insanları o dine daha sıcak bakıyor. İslam'ın bazı dış görüntüleri Kureyş kabilesinin Arap görüntüleridir. Halbuki Hıristiyanlık, her şeyden evvel Roma devletinin içinde doğdu ve ruhani bir din olarak ortaya çıktı. Bir kabilenin kültürünü, dilini almadı. Her şey Roma kanunlarına tâbiydi. Esasen Hıristiyanlık, o devirde Kudüs'te o Yahudiliğin etik ölçülerini kaybetmesine karşı Yahudiliğe bir tepki olarak doğdu. 

Türklerle Yahudiler arasında çok uzun bir geçmişten gelen bir yakınlık var. Ama aynı zamanda bir Yahudi düşmanlığı da var. Açığa çıkmayan ama hep alttan alta hissedilen Yahudi düşmanlığı nereden kaynaklanıyor? 


Siyonistlere karşı bir tedirginlik var. Bu tedirginlik, Filistinlilere duyulan sempatiden doğuyor. 

O dönemde demokrasinin bu ülkeye şeriat getireceğini ileri sürenler var. Sizce şeriat gelir miydi? 

Şeriat gelmezdi çünkü Türkler hiçbir zaman şeriatla yönetilmediler. Osmanlı devleti hiçbir zaman şeriatla idare edilmedi. Ama Milli Mücadele'den sonra Şeyh Sait isyanları gibi isyanlar genişleseydi, geçici olarak belki bir İslami idare kurulabilirdi. Çünkü bu gibi karışık zamanlarda küçük bir grubun hareketiyle her şey olabilir. Ama önünde sonunda temel güçler kendini tekrar gösterirdi ve Anadolu'da demokratik bir rejim uygulanırdı.

Etiketler: Yahudi  Türk  Osmanlı  Kavim  Azınlık