Genelkurmay'ın başına bela gazeteci
Genelkurmay'ın Türkiye'yi biçimlendirme planı, Lahika, Dağlıca baskını, İrtica eylem planı gibi haberlere imza atan gazeteci Mehmet Baransu haberleri nasıl yaptığını anlattı.
Birol Biçer'in söyleşisi
"Genelkurmay`ın Türkiye`yi biçimlendirme planı", "Lahika, Dağlıca baskını", "İrtica eylem planı", "Dağda terk edilen üst teğmen", "Genelkurmay'ın yeni Kontrgerilla planı", "Medya patronu Ergenekon işbirliği", "Ergenekon'un temel belgesi" gibi son dönemlerde ülke gündeminde patlayan pek çok haberin muhabiri" Genelkurmay'ın bu sene başını en çok ağrıtan gazeteci olan Taraf Gazetesi muhabiri Mehmet Baransu son olarak ortaya çıkardığı "gizli askeri belge" ve "AKP ve Fethullah Gülen'i Bitirme Planı" haberiyle kendisi de haber haline geldi. Baransu hikâyesini, mücadelesini, basındaki macerasını ve hakkındaki iddialara cevaplarını Yeni Aktüel'e anlattı.
*Bu sene Taraf gazetesinde yaptığınız haberlerle hem büyük tartışmalar çıkardınız, hem de pek çok tartışmaya hedef oldunuz? Dilerseniz önce sizi tanımakla başlayalım. En baştan alalım ve ailenizden, köklerinizden başlayalım.
Dedemlerden öncesi tam Iğdır'ın karşısında bugün Ermenistan topraklarında kalan bir Osmanlı köyünde yaşamış bir aileden geliyorum. Osmanlı-Rus Savaşı'nda mücadele etmiş bir Kürt ailesi bizimkisi. Ailemiz topraklarının Misak-ı Milli sınırları çizilirken terk etmek zorunda kalmışlar. Sonradan Ermenistan toprağı olacak köylerine geri dönebilme umuduyla en yakın yer olarak Ardahan'ın Göle ilçesine yerleşmişler. Ailenin bazı üyeleri Ağrı, Van gibi yerlere göç etmişler. Rus harbinde ailemizden yaklaşık 70'in üzerinde şehit verilmiş. Osmanlı'da görev yapmış, o bölgede söz sahibi bir aşiret bizimkisi" Dedelerimden Batum'da valilik yapanlar var. Sekiz göbeğe kadar dedelerimizi biliriz. Ardahan'daki köyümüz "entel köy" olarak bilinir. Okuma oranı çok yüksek. Daha sonra Oltu ve Hınıs'ta yaşadık. Baba tarafım muhafazakâr ve dindar olmasına rağmen anne tarafım tam tersidir, sol görüşlüdür. Aile küçük bir Türkiye aslında"
*Doğu'daki çocukluğunuz sizi nasıl etkiledi? Aile yapınız görüşlerinize nasıl yansıdı?
Bizim köyümüz oldukça büyük bir köydü. Köyden sadece bir terörist çıktı, PKK'ya katıldı. Onun yüzünden ara sıra askerler baskın yapardı. Kötü muameleler de oldu ama biz hiç büyütmedik. "Bir kişinin hatasından dolayı devlete küsülmeyeceği" dedemin bize sıkı sıkıya vasiyetiydi. Ben Kürdüm ama bir Türk kadar bu ülkeyi seviyorum. En az onlar kadar biz bu bayrağa aşığız. Uğrunda ölürüz. Benim sülalem bu ülke için şehitler verdi. Kendimizi bu ülkenin gerçek sahipleri gibi görüyoruz. Kürt, Türk, Çerkez ya da herhangi bir ırka mensup olmanın konuşulmasının bile ayıp sayıldığı bir ailede büyüdüm. Benim eşim Türk. Kız kardeşimin eşi Erzurumlu, Türk. Ağabeyimin eşi de Türk.
*Basın maceranız nasıl başladı?
Lisedeyken tanıdığım bir gazeteci kazayla vurulmuştu. Bundan çok etkilendim. Cenazesine bile katıldım. O gün tercihlerim arasına gazeteciliği de yazmaya karar verdim ve gazetecik bölümünü kazandım. Ben iletişimde okurken mesleğe başladım. Önce okulun ajansında sonra Akşam gazetesinde staj yaptım. Sonra bir arkadaş sayesinde Aksiyon dergisine girdim. Güney Doğu ve Kuzey Irak'a ilk kez o dönem gittim ve sonra Güneydoğu'nun her yerini haber için gezdim. Birleşmiş Milletler kampında, yardım için gönderilen Kızılay çadırlarında PKK'lıların eğitim gördüğünü görüntüleyen ilk gazetecilerden biriyim. Aksiyon'dayken kaçakçılıkla ilgili pek çok dosya hazırladım. Herkes 28 Şubat'ı tartışırken benim haberlerimde iddiam şuydu: "28 Şubat süreci var ama bu bir perde. O dönem bütün iş adamları, sendikalar 28 Şubat'a destek verdiler. Ama bu perde arkasında tarihinde hiç olmadığı kadar Türkiye soyuldu". Pek çok hayali ihracatı, Balina Operasyonu'nu ilk ben yazdım. Bir sene sonra Saadettin Tantan bunun operasyonunu yaptı. Akaryakıt kaçakçılığını yazdım ve benim haberlerim üzerine Meclis'te akaryakıt komisyonu kuruldu. Türkiye'ye nasıl sahte benzin getirildiğini belgeleriyle ortaya koydum. Dönemin gümrük bakanlarına belgeleri gösterdim ama hiçbir şey yapmadılar. O sıralar sürekli koalisyon hükümetleri kuruluyordu ve Saadettin Tantan İçişleri Bakanı olana kadar hiçbir yolsuzluğun üzerine gidilmedi.
*Tantan sizin yolsuzluk haberlerinizi ciddiye aldı mı?
Hayali ihracat, sahtecilik, muz kaçakçılığı, çay kaçakçılığı, et kaçakçılığı gibi inanılmaz şeyler" Saadettin Bey yazdıklarımıza önem verdi ve operasyonları başlattı. Tabii sadece benim yazdıklarımı değil. Bankacılık gibi başka pek çok operasyon da yaptı. Yalçın Bayer'in ortaya çıkardığı Paraşüt operasyonunu yaptı. En sonunda da İçişleri Bakanlığı'ndan alındı. Alınmasaydı kendi partisinin üst düzey yöneticileri de dahil çok kişiyi içeri aldıracaktı. Benim o dönem yaptığım yolsuzluk haberleri bir yönüyle de askere dokundu. Sahte et kaçakçılığı dosyasını Buffalo Operasyonu'ndan önce yaptım. Dışarıdan getirdikleri ne olduğu belirsiz etleri satıyorlardı. Büyük bir bölümünü de orduya veriyorlardı. Askeriyede soruşturma başlatıldı, biz de bildiklerimizi paylaştık onlarla ama maalesef bu soruşturma kapatıldı. Sahte akaryakıt olayını araştırdım, Jandarma Genel Komutanlığı bu konuda soruşturma açtı. O dönem Jandarma'dan çok insanla tanıştım. Olay bir siyasinin yakınına dayandı ve soruşturma kapatıldı.
*O zamanki Jandarma bağlantılarınız son dönemlerde Taraf'ta yaptığınız ordu menşeli haberlerde sanırım çok işinize yaradı?
Sadece onlar değil. Güneydoğu'da olağanüstü hâl varken ister istemez asker kontrolünde gidiyorduk gazeteciler olarak. Güneydoğu'da çok insan tanıdım. Operasyonları izliyorduk ve ister istemez askerlerle diyalogumuz oluyordu, tanışıklıklar kuruluyordu. O zaman tanıdığınız bir yüzbaşı yıllar sonra karşınıza albay ya da general olarak çıkıyor. Süreç içerisinde yollarımız kesişebiliyor. Kaçakçılık haberlerimin soruşturulması vesilesiyle de devlet görevlisi ve askerle tanıştım. Bu anlamda bana katkısı oldu. Ama belge ve bilgilere hep gazeteciler ulaşmaz. Posta ile de gelir dosyalar. Gazeteye bilgi çok çeşitli yollardan gelir. Araştırır, doğrulatır yazarız.
*Özellikle Taraf'ta hazırladığınız haberlerle basının bazı kesimlerinin ve özellikle Ergenekon soruşturması'nı eleştirenlerin doğrudan hedefi haline de geldiniz. Aksiyon'da çalışmış olmanız da hakkınızda pek çok iddiayı ortaya döktü.
Aslında yapmak istedikleri benim üzerimden Ergenekon soruşturmasını karartmaktı. Ben Aksiyon'da 2000 yılında çalıştım. 2007'de Taraf'a geçtim. Arada yedi yıllık bir süre var. Başka yerlerde de çalıştım.
MEHMET BARANSU AKSİYONDAN NEDEN AYRILDI? AMERİKA'YA GİTTİĞİ DÖNEMDE NUR CEMAATİYLE İLİŞKİSİ VAR MIYDI?
MEHMET BARANSU'NUN SONER YALÇIN İLE OLAN PROBLEMİ NEYDİ?
SONER YALÇIN'IN EMRİNDEKİ GAZETECİLER KİM?
SONER YALÇIN ERGENEKON'U KARARTMAK MI İSTİYOR?
ORDU İÇİN AK PARTİLİ OLMAYIP İCRAATLARINA DESTEK VEREN PAŞALAR İÇİN BARANSU NE DEDİ?
'AKP VE FETHULLLAH GÜLENİ BİTİRME PLANI' BARANSU'YA NASIL ULAŞTI?
BARANSU TEHDİTLER ALIYOR MU?
SÖYLEŞİNİN DEVAMINI YENİ AKTÜEL'DE OKUYABİLİRSİNİZ!!!
Etiketler: mehmet baransu soner yalçun aksiyon nur cemaati fethullah gülen taraf ergenekon akp eylem planı ordu 28 şubat çevik bir
Yeni Aktüel