Hayır Ayından Sonra Fakirleri Kaybetmemek

Hayır Ayından Sonra Fakirleri Kaybetmemek

Kırk iyilik vardır. En üstünü sağmal keçi bağışlamaktır. Bu iyiliklerden birini, sevab ümid ederek ve vâdedilen mükâfatı tasdik ederek yapan kimseyi Allah mutlaka, bu ameli sebebiyle, cennete koyar."

Nur Riyad Iyd

Hayır ve bereket ayı, Ramazan ayı, geçip gitti. Fakirlere ve yoksullara veda ederken, yüzlerini tebessüm kaplıyordu. Bayrama ve Rableri katında bulacakları sevaba sevindiler. Bir sonraki Ramazan'a kadar alan el konumundan veren el konumuna geçmeyi temenni ederek zengin kardeşlerinden aldıkları zekatlarla ve sadakalarla mutlu oldular.

Her yıl aynı senaryo tekrarlanır. Fakirler birkaç günlük yiyeceklerini elde ederler. Sonra cepler çabucak boşalır ve açlık yolculuğu yeniden başlar. Hayat yeniden zorlaşır ve yardım eden azalır. Soru şu: Bundan daha iyisi mümkün mü? Başka çözüm önerileri var mı?

Ben diyorum ki; global fakirlik sorununu çözmek için ortada sihirli formüller yok. Fakat inanıyorum ki, İslami ekonomik düzeni doğru ve bilinçli şekilde uygularsak durumlar daha çok iyileşecek ve üzerimize bereket yağacaktır.

Burada sadece hatırlatma bâbından konuyla ilgili bazı düşünceler sunacağım ve önerilerde bulunacağım.

1. Zekat, o anki açlığı gidermek için farz kılınmamıştır. Bilakis, fakiri zenginleştirmek için farz kılınmıştır. Bu nedenle zekatın hedefi, bu yıl zekat alanın gelecek yıl sadaka verecek hale gelmesidir. Arka arkaya yıllar geçtiği halde fakirin fakir olarak kalması ve hatta daha çok fakirleşmesi değildir. Bu nedenle, zekatı verirken bu hedefi tutturabilmek için yeni yollar üzerinde düşünmemiz gerekmektedir. Şafii fıkıh alimleri, bir işi iyi yapan fakat iş kurmak için sermayesi olmayan kişiye ne kadar olursa olsun iş kurması için zekat malından verilebileceğini söylemiştir. Şeyh Said Havva da "Cundullah" isimli kitabında bununla ilgili bir plan aktarır. Fıkıh kitaplarındaki bu ve benzeri düşünceleri uygularsak en azından ileriye doğru bir adım atmış oluruz.

2. Sadakaların en faziletlisi faydası belli bir süreyle sınırlı olmayıp süren ve hayrı devam edendir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: "Kırk iyilik vardır. En üstünü sağmal keçi bağışlamaktır. Bu iyiliklerden birini, sevab ümid ederek ve vâdedilen mükâfatı tasdik ederek yapan kimseyi Allah mutlaka, bu ameli sebebiyle, cennete koyar." Bir kişiye sütünü sağarak yararlanması ve sonra koyunu sana iade etmesi için bir koyun verirsen buna sağmal koyun bağışlamak denir. Burada sağmal koyun bir örnektir. Zeki kimse daha başka eşsiz örnekler bulabilir. Hayır kurumları bunun üzerinde mutlaka düşünmelidir.

3. Her biri kendine göre yardımda bulunmaya çalışan hayır kurumlarının, zenginlerin ve yardımseverlerin çabalarının birleştirilmesi gerekir. Bazı fakirlerin birkaç yerden yardım aldığı halde bazılarının hiçbir yardım alamadığı olmaktadır. Çabalar bir araya getirilirse, daha iyisini yapmak mümkündür.

4. Fakirlere has kurumlar kurabilirsek onlara çok şey sağlamış ve onurlarını korumuş oluruz. Örneğin bazı fakirler hastadır ve aldıkları yardımların çoğu tedavi masraflarına gitmektedir. Bu nedenle, Allah rahmet eylesin, Nureddin Mahmud'un açtığı gibi fakirlere özel ve bedava tedavi olabilecekleri hastaneler açabiliriz. Burada hastane sadece bir örnektir.

5. Kanaat etme, dilenmeme ve el açmama kültürünü yaygınlaştırmamız gerekmektedir. Az ve yeterli olanın çok ve azdırıcı olandan daha iyi olduğunu anlatmalıyız. Toplumumuzun bedenini çürüten en tehlikeli olgulardan biri de kanaat yokluğu ve çokça şikayettir. Bazı eller daima alan konumundadır ve istemek için açıktır. Muhtaçlıktan kurtulsa bile çalmadık kapı bırakmaz. Bu tehlikeli ve çirkin bir olgudur. Midelerinden yönetilen halklar ilkelerinden çok çabuk taviz verirler.

6. Zekat fıkhı ile zekat ve sadakaları harcamada öncelikler fıkhı, hatiplerin ve vaizlerin çok az konuştuğu konulardandır. Bazı insanlar sadece fıtır sadakasını zekat sanmaktadırlar. Davetçiler bu konular üzerinde daha çok dursalar durum daha iyi hale gelir.

Bunlar, kalemimin yazmak istediği bazı düşünceler ve öneriler. Belki birileri bunları uygular veya daha geniş bir şekilde araştırır. Bu düşünceler birer fısıltıdan ve işaretten başka bir şey değildir.






fiem