İran Anlaşılmadan Bölgedeki Gelişmeler Anlaşılmaz
İslam dünyasında gelişen siyasi olayları doğru anlayıp yorumlayabilmek için olmazsa olmazlardan biri İslam inkılâbını doğru tanımaktır.
Allah'ın adıyla
İslam dünyasında gelişen siyasi olayları doğru anlayıp yorumlayabilmek için olmazsa olmazlardan biri İslam inkılâbını doğru tanımaktır. Elbette ki dünyayı doğru okumak isteyen herkesin İslam inkılâbını doğru anlaması gerekir. İslam inkılâbı, dünyanın seyrine en büyük etki yapan emsalsiz bir gelişme olmuştur. Materyalist dünyaya, tevhidi dünya görüşü temelinde yapılanan bir siyasetle, alternatif sunabilmiştir. Yeryüzünde dünyanın gidişatını en köklü bir şekilde etkileyen ve etkilemeye devam eden hareket, İslam inkılâbıdır.
Dünyada İslam adına cereyan eden hayırlı gelişmeler olsun, bundan sonraki gelişmeler olsun İslam devriminden alacağı çok dersler vardır. Orası Müslümanların istifadesi için her alanda gelişmelerin merkezi olma özelliğine sahiptir. Çünkü orası inkılâp, kültür, ilim ve irfanın merkezidir. İslam inkılâbı, canlı, pratik bir İslam'ı temsil ederken, İslam inkılâbıyla aynı kulvarda olmayan İslami anlayışlar teorik yapıya sahiptirler.
Acaba İslam inkılâbının liderini, İslami yaşantı ve anlayışını, inkılâbı ayakta tutan âlim ve aydınları, inkılâbın temel fikri yapısını ve halkı tanımadan bölgeyle ilgili isabetli tespitler yapmak ne derece mümkündür? İslam inkılâbını tanımaya yeterli bilgisi olmayan kimselerin bölgeyle ilgili konuşmaları, gelişmeleri izahtan yoksundur. Mesela Irak'taki gelişmeleri de doğru okuyabilmek için İslam İnkılâbını doğru tanımak gerekir. Ülkemizde Irak'ı doğru okuyup anlayan yorumcu sayısı ne kadar da azdır. Bu az sayıda doğru okuyanların ortak yanları İslam inkılâbını belli oranda tanımış olmalarıdır.
Irakla ilgili değerlendirmeler yapan birçok Müslüman yorumcu, efendim Amerika'nın kuklası bir rejim kuruldu derken aynı yazarlar Irak'ta en etkin olan ülkenin nasıl oluyor da İran İslam Cumhuriyeti olduğunu izah edemiyorlar. Amerika ve İsrail'in işgal sonrası oluşan Irak hükümetinden memnun olmadığını yer yer ifade etmeleri, Türkiye'deki Ortadoğu uzmanlarının ve Türkiye'deki Müslüman yorumcuların çoğunun pek anlayamayacağı bir durumdur.
Amerika, büyük bir bütçe ayırarak İslam inkılâbının yapısını değiştirmek için çok büyük çabalar sürdürmektedir. Dünyada ve bölgede Amerika'yla işbirliğinde olanlar İran İslam cumhuriyeti aleyhinde ellerinden geleni ortaya koymaktadırlar. Buna rağmen istedikleri sonucu alamadıkları gibi İslam inkılâbı bölgeyi ciddi anlamda etkilemeye devam etmektedir. Bölgenin geleceğini belirlemede, belirleyici gücün dünya istikbarının olmadığı daha bir anlaşılır duruma gelmiştir.
İslam dünyasını en çok etkileyen bir ülke olarak İran'ı doğru tanımadan bu bölgeyle ilgili doğru ve tutarlı yorumlar yapmak mümkün değildir. İran İslam inkılâbı dendiğinde, akıllarına örtünme zorunluluğunu getiren ve bunun üzerinden özgürlüğün olmadığı bir ülkeyi değerlendirmeye kalkan bir anlayış olayları izahta yeterli olamaz. Zoraki olarak belli bir şekilde tesettür uygulamasını mahkûm eden İslamcı yazarlarımızın İslami bir öneriyi dillendiremedikleri de bir gerçekliktir. Yani bu İslami kesime, örtünmemenin sınırının belirlenmeyeceğini mi söylüyorsunuz dense, herhalde İslam'a dayanarak verecekleri cevapları olmayacaktır.
Bundan daha birkaç sene öncesine kadar İsrail'le hesaplaşmanın mümkün olamayacağını sanan sözde İslamcılar, İsrail'e bir taş bile atmamalarına rağmen, İsrail'e ders veren İslam İnkılâbını ve Hizbullah'ı pervasız bir şekilde mahkûm etmeye çalışmaları en azından ayıptır. İşgalci İsrail'in bugün kabuğuna çekilme durumunda kalma nedenin içerisinde Türkiye'deki Müslüman kesimin payı acaba ne kadardır?
İslami İran ve Hizbullah'ı değerlendirmeyi mezhep üzerinden ele almak çok büyük bir cehalettir. İran ve Hizbullah'ı tanıyanlar bilirler ki bunlar siyasi tavırlarını geliştirirken asla mezhep eksenli olmamışlardır. İslam dünyasının tümünden daha fazla Hamas ve İslami Cihad'a yardımı İran yapmaktadır. Bunu Hamas ve İslami Cihad önderleri çeşitli vesilelerle dile getirmekteler. Halbuki Hamas ve İslami Cihad Sünni'dirler
Hizbullah, Lübnan'da bazı Sünni hareketler, Hıristiyan'ların bir gurubu, Dürzî'lerle aynı cephede bulunmaktadır. Yani kendi cephesini ve karşı cepheyi asla mezhep belirlememektedir. Tüm Müslümanlar, Hizbullah'ın bu hikmetli tavrından dersler çıkarmalıdırlar.
İster İslam inkılâbının, ister Hizbullah'ın Suriye'deki gelişmelere karşı yaklaşımlarının mezhebi yönü yoktur. Tamamen Amerika ve işbirlikçilerine karşı verilen mücadelenin gereği bir tutumdur. Suriye konusundaki yaklaşımı mezheple ifade etmeye kalkmak ne Şiiliği ne Nusayriliği ne de Suriye yönetimini tanımamaktan kaynaklanır.
Bu ülkede, İslam dünyasını doğru değerlendirmek isteyen kimseler, İran ve Şiiliği doğru tanımadan, gelişmeleri doğru izah edemeyeceklerini bilmelidirler. Bu bölgede olayları doğru anlamak için inanmasa da, Şiiliği ve İran'ı doğru tanımak gerekir. İran İslam inkılâbını doğru tanımadan bölgeyi doğru okumamız mümkün değildir. Bölgeyi doğru okuyamayanlar hem kendilerine yazık ediyorlar hem de ülkemize.
Müslümanların en önemli ihtiyacı, doğru tanıma ihtiyacıdır. Yanlış bilgi ve yorumların kurbanı olma nedenimiz, tanıyamamaktır.
Ülkemizin bu manada yeterli aydınları olmadığı için idarecileri de doğru bilgilenme içerisinde olamamaktadırlar. Yanlış kavrayış ve bilginin faturasını ülkemiz ve İslam dünyası ödemektedir. Özellikle idarecilerin şuuraltını besleyen bilgilerin, yanlış olup olmadığının ciddi anlamda sağlamaları yapılamıyor. Suriye'de isyancıların akıttığı kanlarla ilgili olarak Müslüman yazarlarımızın ve dışişlerinin bir tek cümle kurmaması, tesadüf değildir. Şuur altının bu kesimleri yanıltması burada devreye girmektedir. Bu kesimlerin şuuraltını meçhullük mahiyeti beslemektedir diye düşünüyorum.
Bilinmeyen hakikati inkâr, inkârdan başka bir şey değildir. İzah edemediklerimiz bizlere yol gösterirse, yazık ederiz.
Hüseyin Taş