İran'a da Demokrasi Götürelim mi ?

İran'a da Demokrasi Götürelim mi ?

Muhafazakar sermaye ile kurulan bir televizyon kanalında başörtülü bir televizyon sunucusu ve yapımcısının...

Tevhidhaber / Haber Merkezi

Şehidlerin Rabbinin adı ile...
Muhafazakar sermaye ile kurulan bir televizyon kanalında başörtülü bir televizyon sunucusu ve yapımcısının Ortadoğu'daki gelişmelerle ilgili sorularına cevap veren ; yine muhafazakar sermaye ile kurulan haber ajansının ehl-i kıble genel yayın yönetmeni , '' Biz İran'a da demokrasinin gelmesini istiyoruz.'' deyiverince sanki başımdan aşağı bir kova kaynar su dökülüverdi.

Sakın ola! Bunda ne var ? Demokrasiden kim zarar görmüş ki demeyin !
Bilindiği gibi İran'da 2012 yılının başlarında milletvekilliği seçimleri ve 2013 yılında da cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Suriye'de Esed'in işini bitirmek isteyen ( dikkat edin Baas'ın ve Baasçıların demiyorum, çünkü eğer Esed giderse yeni yönetimde yine birçok Baasçı görev alacaktır.) Abd -Batı-Suud şer üçlüsü yanlarına İsrail'i de alarak , İran'da 2009 yılında yarım bırakmak zorunda kaldıkları işi tamamlamak üzere tüm planlarını hazırlamakla meşguller...


Sayın genel yayın yönetmeninin ' İran'a da demokrasi gelsin' talebini bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Demek ki İran'a uçak bombardımanından önce yine yoğun bir medya bombardımanı yapılacak. Bu bağlamda en önemli silah ta ''demokrasi isterük' teraneleri olacak.

Malum olduğu üzere , İran'da hali hazırda İslami bir demokrasi ( cumhuriyet) hakim. Bu demokraside halkın oylarıyla Hatemi gibi reformist biri veya Ahmedinejad gibi inkılap ilkelerine bağlı biri iktidara gelebiliyor. Fakat ABD , Batılı devletler ve İsrail'i rahatsız eden husus bu düzenin Velayet-i Fakih kurumunu da içinde barındırması. Bu kurum ve bu kurumu temsil eden Ayetullah Seyyid Ali Hamanei ; İran'da batılı anlamda sınırlarını insanın heva ve hevesi ile vahşi emperyal anlayışın çizdiği bir demokrasinin hakim olmasını istemiyor.


Durum bu kadar net iken , şimdi şu soruları sormak gerekiyor: İran'a demokrasi getirmenin sevdasına kapılan bu arkadaşlar , Türkiye'mizde aile yapısının bozulması ve çürümesinin en büyük etkenlerinden biri olan televizyon kanallarındaki ahlaksız dizilerin İran'da da hiçbir kanuni engelle karşılaşmadan yayınlanmasını mı istiyorlar ?

Ya da bu arkadaşlar Batılıların sık sık işlerine geldikleri gibi yorumlayıp uyguladıkları temel insan hak ve hürriyetlerinin İran'a da gelmesini mi istiyorlar? Zaten İslami hükümler tam olarak uygulanırsa , insanların en temel hak ve hürriyetleri garanti altına alınmış olacaktır. Bunun için demokrasiye gerek yoktur. Önemli olan bu ilahi hükümleri uygulayacak adil yöneticilerin ve salih bir toplumun var olmasıdır.


Veya bu arkadaşların demokrasiden anladıkları , AB'ye veya Nato'ya girip emperyalist çıkarlar uğruna gerektiğinde masum insanların üzerine bomba yağdırılmasına göz yummak mıdır?


B u arkadaşların demokrasiden anladıkları ; isteyenin şarap isteyenin pekmez sattığı, isteyenin meyhane isteyenin tekke açtığı bir düzen midir ?


Demokrasi denen şey , İran'da tüm emperyalist ülkelerin ve ' ben merkezli cemaatlerin' geçmişte olduğu gibi rahatça okullar açıp misyonerlik ve benzeri faaliyetlerde bulunmalarının önünü açmak mıdır ?

Demokrasi, Türkiye'de ilköğretim çağındaki çocukların bile müptela olduğu şans oyunlarının İran'da da oynanmaya başlanması mıdır?


Yanlış anlaşılmasın , İran'ın herşeyinin özellikle de pratiğinin çok mükemmel olduğunu ve hiçbir şeye ihtiyacının olmadığını söylemek istemiyorum. Zaten aklı başında hiçbir İranlı devlet adamı da bunu iddia etmiyor , hatta daha yolun başında olduklarını itiraf etmekten kaçınmıyorlar.


Söylemek istediğim şey ; bir düşünceyi ifade ederken onun arkasını , önünü , zeminini ve sonuçlarını iyi bir şekilde tahlil ve tahmin etmektir. İran'ın sosyal , siyasal , kültürel vb. durumlarından yeterince haberdar olmayan , İran 'ı Batı medyasının ve birkaç rejim muhalifi İran'lının anlattıklarıyla tanıyan insanların , '' İran' a demokrasi getirme'' isteklerinin hem gülünç hem de tehlikeli olduğunu hatırlatmak istiyorum.

Bizim herkese çağrımız şu :

Boş hayaller peşinde koşarak insanların kanının bir hiç uğruna akmasına sebep olmayalım. İran'a demokrasi getireceğiz ( veya gelsin) yalanının arkasına sığınarak kendi çıkarlarımızın temini için uğraşmayalım. Eğer bu arkadaşlarımız sözlerinde samimi iseler ilk önce Türkiye'de demokrasi dedikleri şeyin insanlığın tabiatına en uygun yönetim şekli olduğunu fiilen ispatlasınlar.

Aynı şey İranlılar için de geçerlidir. Kimse kimseye kuru kuruya laf cambazlığı ile rejim ihraç etmeye kalkmasın. Kimse, kimseye bir düşünceyi ve inancı topla tüfekle dayatmaya yeltenmesin . Herkes bu insanlık pazarına , düşünce ve inancını fiiliyatıyla birlikte getirip tezgahının üzerine koysun, zaten iyi malın iyi de alıcısı olur. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Bu arada daha önceki yazılarımda dile getirdiğim tespit ve teklifi bir daha tekrar etmek istiyorum. İran ve Türkiyeli siyasetçi , din adamı , akademisyen ve medya mensuplarının ; Batılı devletler bizi birbirimize düşürmeden bir an önce diyalog toplantılarına başlamaları gerektiğine inanıyorum. Bu konuda herkesin üzerine düşeni yapması gerekir. Aksi takdirde herkes vebal altında kalır.


Selam Hakk'a tabi olanların üzerine olsun.

Kemal Kemahlı