İslam İnkilabı Tek Numunemizdir

İslam İnkilabı Tek Numunemizdir

İslam inkılâbı, dünya Müslümanları açısından tek numunedir. İslam inkılâbı, yüzyıllar içerisinde emsali olmayan mükemmel bir örnektir...

İslam inkılâbı zamanımızda tek numunedir.

İslam inkılâbı, dünya Müslümanları açısından tek numunedir. İslam inkılâbı, yüzyıllar içerisinde emsali olmayan mükemmel bir örnektir. İslam inkılâbının üzerinden otuz küsur yıl geçmesine rağmen, tekrarı olamamıştır.

İslam inkılâbı öncesi, dünyada Müslüman olan olmayan herkesin dinin, inkılâp yaparak islamın dünyaya alternatif olmasının mümkün olmadığını düşündüğü bir zaman diliminde, dünya tarihinde emsalsiz bir inkılâpla, dünyayı şaşkına çevirmiştir.

Dünya Müslümanlarının hayallerinin bile ulaşamadığı örnek bir imamla tarihin akışını değişti. İmam Humeyni (r.a)Dünya Müslümanlarının bir önderde arayabildiğinden çok daha fazlasını ifade ediyordu. İslam ümmeti, bundan dolayı imamı anlamada yeteri kadar başarılı olamadı. İmamı, ne dünya Müslümanları tam anlayabildi ne dünya zalimleri onu tam tanıyabildi.

Dinin insanlığın siyasal hayatından elini eteğini çektiği sanılan bir zamanda, dünya tarihinin emsaline rastlamadığı özellikte bir inkılâp meydana geldi. Birçok yönü itibariyle İslam inkılâbı emsalsizdir. Bunlardan bazılarına değinelim.

İslami devleti hedeflemiş ve ulamanın zirvesinde bir önderlik eliyle İslam'ı hâkim kılabilmiştir. İslam'ın tarihinde İslam'ı hâkim kılma hedefini İslam inkılâbında olduğu gibi halka dayanarak gerçekleştirme başarısı açığa çıkarılamamıştır. Küfrün egemen olduğu bir dünyada, Allah'a ve halka dayanarak bu çapta bir inkılâp gerçekleşmemiştir.

Dünyada hiçbir devrim hareketi kadınların bu kadar katılım ve desteğiyle gerçekleşememiştir. Kadınların bu çapta katılımıyla olan inkılâp hem şaha karşı büyük bir kıyam hem de İslam'ın bin dört yüzyıllık yanlış oluşturulmuş geleneksel anlayışına karşı bir inkılâptı. Resulü Ekrem zamanında sosyal hayatta sahnede kendini ifade etmeye çalışan kadın anlayışının aynı doğrultuda olgunlaşarak kendini ifade etmesidir.

İmam Humeyni (r.a) her konuda olduğu gibi peygamberimizin zamanımıza yansıması olmasını ortaya koymanın yanında, kadın konusunda da bunu başarmıştır. İslam inkılâbı tüm dünya Müslümanlarını ya bizzat etkilemiş ya da dolaylı etkilemiştir. İslam inkılâbına dil uzatanlar da farkında olamadıkları bir tür etkilenme içerisinde olmuşlardır. İslami parti ve cemaatlerde kadınların bu kadar aktif bir şekilde sosyal hayatta olmaları bir tür etkilenmedir.

Dünya kadınları, tüm zamanlarda uğradıkları mağduriyeti giderecek, eşit ve özgürce insani bir hayatı kendilerine sunacak tek alternatifle karşı karşıya gelebilmişlerdir. Evrensel istikbar ve işbirlikçileri ve yanlış geleneğin savunucuları ile el ele vererek İslam inkılâbının ortaya koyduğu örnekliğin doğru anlaşılmasını engellemek için büyük çapta gayretler ortaya koymaktadırlar. Zaman içerisinde bu gayretlerin boşa çıkacağı ümidi ağırlık kazanmaktadır. İslam inkılâbı sayesinde yetişen kadınlar, insanlığın batıl ideolojilerin elinden kurtulabilme imkânını oluşturacak durumdadırlar.

Dünyada kadınların en rahat oldukları ve kendilerini insaniyetleriyle hissederek yaşayabilecekleri sistem, İslam Cumhuriyeti'dir. Dünyadaki hâkim kültür ve anlayış, kadınların kendilerini insani değerleriyle hissetmeleri yerine, vücutlarıyla hissetmelerini teşvik etmektedir. Dünyadaki bu kokuşmuşluğun zaviyesinden bakanlar, İslam inkılâbı eliyle "özgürlüklerin" kadınların ellerinden alındığını sanabilmektedirler.

İslam inkılâbıyla uygulamaya konan tesettür uygulamasına bir müslümanın karşı olmasının ne insani, ne İslami ve ne de akli bir izah yapılabilir. Nelerin özgürlük meselesi olarak görüleceği, yetiştirilmek istenen bir toplumla yakından alakalıdır. İslamın yetiştirmek istediği bir toplum, batı toplumu gibi olmayacaktır. Müslümanların özgürlük anlayışı da batılılar gibi olmayacaktır.

Materyalist dünya görüşü temelinde oluşturulan sistemlerin tek İslami alternatifi olan İslam inkılâbı varlığıyla dünyanın egemenlerini dehşete salmaktadır. İslami alternatifin dünya halkları, özellikle Müslüman halklar tarafından anlaşılmasının doğuracağı sonuçları bildikleri için, alternatifin doğru anlaşılmasını engellemeye çalışıyorlar. İslami alternatifin bu dünyada hayat bulup örnek olmaması için her tür baskıyı uygulamaktalar. Evrensel istikbara tam cepheden meydan okuyarak, İslami alternatif yoluna devam etmektedir.

Dine dayanmaya karşı olan bir dünyada, hiçbir laik ülke dünyaya ve İslam dünyasına alternatif değildir. Dine tavır alan ve laik olanlar ancak egemen kültürün mahsulüdürler.

Dünyaya egemen güçler, ahreti düşünmeyen, tamamen dünyevi hesaplar içerisinde, üreten ve tüketen bir dünya oluşturmuşken, insanlığın ilgisini çekecek farklı anlayışlara tahammülleri yoktur. Bu tahammülsüzlüklerinden dolayı İslam inkılâbı otuz küsur yıldır her tür bedeli ödemiştir. Buna rağmen boyun eğmeden, dünyayı belli oranda etkileyerek yoluna kararlılıkla devam etmesi çok büyük bir başarıdır. Dünyanın gelecek rotasını bir tür elinde tutmaktadır. Bu başarıyı imam Humeyni(r.a) ve Rehber Hamaney çapında bir önderlikle başarabilmiştir.

Belki bu başarının temelinde arınmış bir nefis, züht, hikmetli yaklaşım, aklı en iyi bir şekilde kullanma, Allah'a ve halka dayanma yatmaktadır. İslam ümmetinin bekleyemediği çapta mükemmel yaklaşımlar, otuz yıldır ortaya konmaktadır. İslam inkılâbının yaptıkları doğru anlaşılıp, haklı eleştirmeler yok denecek durumdadır.

İslam dünyası her zaman vahdete ihtiyaç duyar durumda olmuştur. İslam'da doğru anlaşılan şekliyle vahdet, bir ırk, bir bölge ya da bir mezhep üzerinden düşünülemez. İslam inkılâbı, Müslümanların vahdeti için yapılması gereken her tür fedakârlığı gösterdi, hiçbir zaman mezhepçi yaklaşımlar içerisinde olmadı. Bu dediğim durumu siyonizimle mücadele içerisinde olanlar yakinen biliyorlar. Hamas ya da İslami cihad açısında bu dediklerim, yıllardır vahdet halinde oluş bir inanç ve yaşantı halidir. Mücadelenin dışında olanlar farklı değerlendirmelerde bulunabilirler. İslam inkılâbı vahdete yönelik tutumundan dolayı her tür bedeli de ödemiştir. Dünya Müslümanlarıyla ve dünya mustazaflarıyla dayanışmanın önem ve gereğini öğretme konusunda İslam inkılâbı en güzel örnek olmayı sürdürmektedir.

İslam dünyasındaki hayırlı gelişmelerin oluşunda ve her tür ileriki aşamasında örnek olarak olumlu bir yönde İslam dünyasını etkimemeye devam edecektir.

İslami düşünceye göre, Müslümanların imamını belirlemede olması gerekeni ortaya koymaya çalışılmıştır. En genel anlamıyla imamı seçmeye liyakatli bir meclisin özgürce seçimiyle imamı belirlemesidir. Sünniliğin tüm zamanlar için Şiiliğin gaybet dönemi için ortaya koydukları İslam'a dayalı görüşleridir. Aslında Şiilikle Sünniliğin gaybet dönemi sonrası için olması gereken uygulamalarda ihtilaf yoktur.

Sünniliğin ve Şiiliğin gaybet sonrası için formüle ettikleri imamın seçiminin İslam tarihinde kâmilen pratiği yalnızca imam Hamenei'dir. İmamlığa geliş biçimi itibariyle ekollerin formüle ettikleri teoriğin kâmil pratiği, İmam Hamenei'dir. Usul yönünden dünya Müslümanlarının itiraz edemeyecekleri en olumlu şekil İmam Hameni'ye aittir. Aynı zamanda bu pozisyona rağmen, kendilerine tabi olmaya davet etmeyişleri de tarihte eşine az rastlanır hikmetli bir tutumdur.

İslami devletin önderliğini yapacak kimsenin müçtehitlik düzeyinde fakih, filozof ve arif olması beklenir. Bunların tümünü üzerinde toplayan kimselerin imam olarak iş başına olduğu zamanlar neredeyse yok gibidir. Zamanımızın Müslümanları bu aranan tüm özellikleri mükemmel bir şekilde şahsında bulunduran liderlikle yüz yüze olabilmişlerdir. Bu pratik durum, İslam ümmeti için Allah'ın büyük lütuflarındandır.

İslam inkılâbı, İslam ümmeti için çok büyük bir tecrübeyi ve alternatifliği ifade etmektedir. Olması gerekeni, pratiğin içerisinden ortaya koyamadan, yalnızca yapılanları eleştirmenin ne kıymeti olabilir?

 Hüseyin Taş