"İspatlamazsan şerefsizsin"
Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi'nin kendisi yalan yazdığı için "şerefsiz" gibi ağır bir suçlamayla karşı karşıya. İşte o yazıdaki "yalan.."
Şamil Tayyar/Star
İspatlamazsan şerefsizsin
Biraz kafa dinleyelim dedik ama sağolsun Oktay Ekşi, bizi rahat bırakmadı. Kendisi medyanın amiral gemisi Hürriyet'te başyazar olarak istihdam ediliyor. Aynı zamanda Basın Konseyi Başkanı. Bizde ciddi bir karşılığı olmasa da bu konsey, Genelkurmay başta olmak üzere bir çok kurumun önemsediği ve şikayetlerini bildirdiği bir meslek kuruluşu.
Oktay Ekşi 21 Ocak 2009 tarihli köşesinde; Hüsnü Özyeğin'e ait telefonların 3 ay süreyle dinlenmesinde Fehmi Koru'nun 29 Ocak 2008 tarihli yazısıyla, benim 15 Şubat 2008 günü katıldığım bir TV programında 'Hüsnü Özyeğin yasadışı ticaretten kaynaklanan alacaklarını Veli Küçük aracılığıyla tahsil ediyordu' şeklinde yaptığım(!) açıklamanın rol oynadığını yazdı.
O gün cep telefonundan aradım. Tüm öfkeme rağmen nezaket kuralları çerçevesinde, hatta 'ağabey' diye hitap ederek meramımı anlattım. Sonra da talebi üzerine kısa bir açıklama faksladım. Dedim ki: 'Bu açıklama bana ait değil. İspatı halinde meslek hayatımı sonlandırmayı taahhüt ediyorum.'
Bir gün sonra Ekşi, bu ifadelerime köşesinde yer verdikten sonra şöyle yazdı: 'Dedi ama bizim Şamil Tayyar'a atfen aktardığımız bilginin temel kaynağı olan Ergenekon İddianamesi'nin Ek 364 No'lu klasörünün 317, 320 ve 321. sayfaları orada duruyor. Gerçi orda dolaylı bilgi var. İddiaya göre Memduh Bayraktaroğlu isimli bir gazeteci diğer gazeteci Sabahattin Önkibarla konuşurken Şamil Tayyar'ın bir röportajda 'En büyük finansman, uyuşturucu ve haraç tahsilat çeteleri üzerinden sağlanıyor. İşadamlarından çok iyi besleniyorlar' dedikten sonra Hüsnü Özyeğin'in bunlarla yakın ilişki içinde olduğunu söylediği anlatılıyor.'
Bu durumda Oktay Bey'e sormak gerekmez mi?
Yalan 1: Önceki günkü yazında o ifadeyi bir TV programında söylediğimi yazmıştın. Şimdi Ergenekon İddianamesi'ne gönderme yapıyorsun.
Yalan 2: Keskin ifadelerle Hüsnü Özyeğin'i suçladığımı yazmıştın. Şimdi 'Orda (iddianame) dolaylı bilgi var' diyorsun.
Genelkurmay Başkanlığı, itirafçı Abdülkadir Aygan'ın açıklamaları için Basın Konseyi'ne başvurdu, benim ne yapmam gerekiyor?
Basın Konseyi Başkanı 'yalan' yazar ve sonra da savunmaya devam ederse, bu konseyden çıkacak kararın nasıl bir ehemmiyeti olabilir?
Acaba konseyin değerli üyeleri, başkanlarını uyarıp basın meslek ilkelerini çiğnediği gerekçesiyle kınama kararı alabilirler mi?
Açıkça ilan ediyorum, bu düzeltmeyi yapmadan Basın Konseyi'nin vereceği hiçbir kararın zerre kadar hükmü olmayacaktır.
Ekşi'ye 'İspatı halinde meslek hayatımı sonlandırırım' demiştim, çuvalladı. Şimdi kendinden aynı cesareti bekliyorum. Aksi halde yukarıdaki başlık, boynunda yafta gibi sallanacaktır.