İsrail'in İleri Karakolu Yunanistan

İsrail'in İleri Karakolu Yunanistan

İkinci özgürlük filosunu engellemek için İsrail'in ileri karakolu gibi çalışan Yunanistan, eski dostu Arapları kaybetti

İsa El Şuaybi*

Arap bölgesinde yaşanan heyecan verici gelişmelerin ortasında 'Özgürlük filosu 2' haberleri, televizyon ekranlarından düşmek üzere ve Arap gazetelerinin iç sayfalarda gözlerden uzağa gizlenmekteydi. Ta ki beklenmedik bir sürpriz yaşanana dek... Yunanistan kendi limanlarına demirlemiş gemilerin Gazze'ye hareket etmesini engellediği zaman, filo haberleri yeniden gündeme oturdu.

Ankara geride duruyor

Geçen yıl yine bu zamanlarda 'Özgürlük filosu 1'in faaliyetlerine eşlik eden olumlu havaya dönecek olursak, şartların nitelik olarak ne kadar değiştiğini, ilk yolculuğu organize eden insan hakları örgütleri ve uygun siyasi anı kollayan uluslararası barış gruplarıyla dizginleri ellerinden alınan iyi niyetli eylemciler arasında verilerin nasıl değiştiğini görürüz. Önceki filo, organizatörlerin planlı biçimde ve uygun siyasi şartlarda başlattığı kapsamlı barış harekâtının zirvesindeydi. Ardından en iyi sonuçları elde ettiler. Hatta farklı milletlerden barış davetçilerine yönelik kanlı saldırısı akabinde İsrail, uluslararası alanda yalnızlığa gömüldü ve dünya kamuoyu tarafından kınandı.

Yalnız Gazze Şeridi'ne yönelik zalim ablukadan gıda maddesini çıkarmak zorunda kalınan birinci filonun somut sonuçları kadar, ikinci filonun meyveleri de hayal kırıklığı oluşturdu. İkinci filo, aşırı sağcı hükümete bedava bir hediye olarak geldi. Bu hediye, Filistin halkıyla dayanışma içine giren barışçıl eylemcilerin kötü örgütlenmesi sebebiyle değil, bir yıl içinde yaşanan jeopolitik değişikliklerin bu kimseler tarafından yanlış değerlendirilmesi sebebiyle gerçekleşti.

Geçen yıl Ankara, birinci filo saldırısında başı çeken Türk hayır cemiyetlerinin arkasında destekleyici güç olarak durmuştu. Arap siyasi susuzluğunun ortasında Erdoğan hükümeti, kapsamlı bölgesel saldırıya uygun Ortadoğu dalgalarını yaran medyatik-siyasi donanmasının başında duran bir güç gibiydi. Bu güç, Ankara'nın büyüyen rolüne sesleniyor ve bölge konularında sözü dinlenir bir devlet olarak kendi vizyonuyla uyum içerisine giriyor.

Türkiye bu sefer, sahnenin genel çerçevesinden tamamen gizlendi. Kendisine, NATO müttefikleri nezdindeki imajına ve hatta İsrail'le karmaşık siyasi, askeri, ekonomik ve güvenlik çıkarları ağına ağır gelen bir oyuna girmekten uzak durdu. İsrail, Ankara'yla yarı kopuk ilişkilerini Türkiye'nin uzun bir tarihten bu yana klasik düşmanı olan Yunanistan'la paralel ilişkiler ve denk koalisyonlar kurmak için kullandı. Bu durum, halihazırda kendi demokrasi baharıyla meşgul olan Ortadoğu'daki siyasi çevreyi tamamen değiştirdi.

İsrail-Yunan ilişkileri

O halde İsrail'in Atina'ya baskı unsuru olması için 'Yunan filosu' adını verdiği ikinci deniz yolculuğu, birinci yolculuğun ağırlığına ihtiyaç duydu ve İsrail'in diplomasi başarısı olarak erken sonuçlar verdi. Bu doğrultuda filonun ilk sonuçları, Gazze'deki siyasi ablukanın kırılması düşüncesinin aksi yönünde geldi. Bir yandan başarısız olmuş insan hakları grupları üzerinde, diğer yandan Gazze'de abluka altında yaşayanlar üzerinde ahlaki darbe oldu.

Filodakiler Türkiye'nin yokluğunun ve İsrail-Yunan ilişkilerindeki değişimin anlamını iyi okusalardı ve kötü niyetli ülkelerin iyi niyetine fazla güvenmeselerdi, bu tür sonuçların önüne geçilebilirdi. Ne Yorgo Papandreu'nun babası Andreas Papandreu, ne de büyük mali desteklere muhtaç, çöküşün eşiğinde ve iflas tehdidi altındaki Atina... Yaklaşık bir yıl öncesine kadar Arapların ve özellikle Filistinlilerin sağlam klasik dostu olan Atina...

*Ürdün gazetesi Ghad, 5 Temmuz 2011 / Tercüme: Radikal