KERBELA! OTORİTE! İSYAN! GAZZE!
Hira Çalışma Grubu'ndan Yasin Altıntaş yazdı...
AŞURA'YI ANLAMAK
Bugün 10 Muharrem 1432" Bugün Aşura" İmam Hüseyin(r.a) ve ashabının şanlı direnişin ve şehadetinin yıl dönümü.
Bazıları İmam Hüseyin(r.a)'nin kim olduğunu bile bilmeyecek, kimileri rahmetle, hürmetle anıyoruz diyecek. Bugün yine televizyonlarda, gazetelerde Kerbela faciasının arka planı tartışılacak; Emevi saltanat mı? Hilafet mi? tartışmaları yapılacak; Ehl-i Beyt'in üstün vasıfları, Kufe ehlinin ihaneti anlatılacak; Yezid'e ve askerlerine lanetler okunacak, İmam Hüseyin(r.a)'e methiyeler düzülecek, hüzünlü mersiyelerle göz yaşına boğulacağız:
"Her gün Aşura, her yer Kerbela!"
diyeceğiz hep bir ağızdan. Sonra cenk şiirleriyle coşacağız, yumruklar göğe havalanacak:
"Yolun, yolumuzdur ey Huseyn!"
Sonra" İmam Hüseyin(r.a)'i romantizmin ve hissiyatın bir konusu haline getireceğiz,
Sonra" susacağız ve unutacağız"
Öyle büyük bir suskunluk olacak ki ta bir sonraki Aşura'ya kadar, öyle bir unutkanlık ki İmam Hüseyin(r.a)'in yolu hep önümüzde dururken biz başka yollara gideceğiz.
Hani hergün Aşura'ydı? Hani İmam Hüseyin(r.a)'in yolu yolumuzdu?
Resulullah (s.a.v) sonrası İslam tarihinin bir kırılma noktası olarak tanımlanan Kerbela Olayı'nı çözemeden, İmam Hüseyin(r.a)'in misyonunu (yolunu) , şehadeti ile verdiği mesajını tam anlayamadan ve en önemlisi de İmam Hüseyin(r.a)'i ve misyonunu bugüne taşıyamadan tarih sayfalarının içinde "müstesna" bir yere koyacağız. İmam Hüseyin(r.a)'in cesaretine, Zeyneb(r.a)'in sabrına hayran olacağız yine; ama onları Kerbela'da bırakacağız o mücadeleyi buraya taşıyamadan. "Yezid kafir miydi? Fasık mıydı?" tartışmaları yapacağız yine, kimin ne için savaştığını anlayamadan.
Kendisini İslam adına söz söyleme yetkisinde gören herkes (alim, bilim adamı, şeyh, lider") şu ortak noktada birleşir: "İslam'ın mesajı zaman ve mekanlar üstüdür. Dolaysıyla her zaman ve mekanda caridir". Lakin taşınacak mesajın ne olduğu, bugüne ve buraya nasıl taşınacağı, kimin taşıyacağı hep tartışılmış; bu tartışmalar esnasında kimi zaman taşınacak olan mesajlar unutulmuş, sadece metoda(usule) ilişkin tartışmalar kalmış elimizde.
1371 yıl (Miladi 1330 yıl) önce yaşanan Kerbela Hadisesi'nden bugüne ve buraya taşınacak olan bir şeyler yok mudur? Kerbela'da kim ne için savaştı? Kim, ne kazandı? Bugün de benzer kişiler yok mu? Bugün benzer olaylar yaşanmıyor mu? Bugün İmam Hüseyin(r.a)'in arkasından ağıtlar yakanlar, yaşanan benzer olaylar karşısında zamanın Hüseyin'lerinin yoksa Yezid'in yanında mı yer alıyor? Ve daha bir çok soru var cevaplanması gereken"
Kerbela'nın üç önemli karakterini şöyle tarif etmişti bir büyüğümüz "İmam Hüseyin(r.a) akide için, Yezid ırkçılık için savaştı, Ömer bin Sa'd ise ganimet için"
Doğru tesbittir, lakin birkaç karakter daha eklenebilir. Mesela,
Önce davet edip, İmam Hüseyin(r.a)'i koruyacaklarına yemin edip sonra sırtını dönen Kufe halkı,
"Kur'an Hakkı için Hüseyin haklıdır, lakin Yezid'e güç yetirmek zordur" deyip bu katliama sessiz kalan kalabalıklar,
"Hüseyin otoriteye başkaldırmış bir asidir" diye yaygara koparan (bazı kaynaklarda "alim" diye bahsedilen) satılmış ağızlar"
Ya bugün? Nerede bir (silahlı veya silahsız) çatışma varsa benzer tipler orada değiller mi? Bugünün Hüseyin'leri bugünün Kerbela'larında bugünün Yezid'lerinin emirleriyle bugünün Ömer bin Sa'd'larına katlettirilirken, imanlarından dolayı kardeşlik sözü verip de (inne ma'l mü'minune ihvetün) sırtlarını dönenler, "vah vah" çekip seyirci kalanlar, ve bugünün satılmış ağızları"
Nerede mi? Örnek mi?
İşte Gazze"
Hergün yağan bombalarla çocukları, bebekleri öldürülen Gazze'nin çektiği ızdırap, su içirmek niyetiyle suya yaklaşırken ellerinde bebeği oklanan İmam Hüseyin(r.a)'in ızdırabından daha mı azdır?
"Şu Dicle'den kurtlar bile su içerken, Evlad-ı Muhammed'e neden izin vermezsiniz?" diyen İmam Hüseyin(r.a)'in ashabının çektiği çile ile insanlık dışı ambargo altında bebelerine mama, hastalarına ilaç bulamayan ve Gazze halkının çektiği arasında fark mı vardır? "Şu dünyanın nimetlerinden faydalansın diye köpek balıklarını dahi korumaya alanlar, neden insanlık dışı ablukayı kaldırma girişimde bulunmaz?" diye haykıran Gazze'nin çığlığı, Zeyneb(r.a)in figanından az mıdır?
Allah'ın emrine isyan ederek ırkçılığı tercih eden İblisin yoldaşı olan ırkçı siyonist İsrail Terör örgütü, "Haşimoğulları'ndan Bedir'in intikamını aldık" diyen Yezid'den daha berbat değil midir? Her ikisi de kendilerinin Meşru Devlet olduklarını iddia etmiyorlar mı?
Bu kıyımlara karşı tepkisiz kalan Krallar, prensler, başkanlar, liderler İmam Hüseyin(r.a)'e sırtını dönen Kufe halkından ehven midir?
Gazze'de bir toplu kıyım yapılırken bırakın yardım etmeyi, yardım ulaştırmaya çalışanları dahi yaftalayanlar, engel olmaya çalışanların Şam saraylarının satılmış ağızlarından bir farkı kalmış mıdır?
Ve bizler"
İmam Hüseyin(r.a)'in yolunun gerçek takipçisi olduğunu şehadeti ile isbat eden Şeyh Ahmed Yasin'in Rabb'ine şikayet ettiği ümmet başka bir ümmet midir? Ya da biz gerçekten Muhammed(s.a.v)'in Ümmetti miyiz?
Ve bizler"
"Kur'an Hakkı için Hüseyin haklıdır, lakin Yezid'e güç yetirmek zordur" deyip yerine çakılan sessiz kalabalıkların İmam Hüseyin(r.a)'in kanında vebali yok mudur ki; bizler de onlar gibi yerimize çakılıp kalmışız?
Yoksa Nisa 75-76. ayetler bize inmemiş midir?
"Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?
İman edenler Allah yolunda savaşırlar; inkar edenler ise tağut yolunda savaşırlar öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç şüphesiz, şeytanın hileli-düzeni pek zayıftır. 4/75-76)"
Selam olsun İmam Hüseyin'e ve onu çağa taşıyıp Hüseyin'ler olanlara"
O Zeyneb'in kardeşi idi, kıyamı ile tüm mazlumların ön cüsü oldu
O Fatıma'nın goncası idi, direnişi ile ümmetin göz bebeği oldu
O Ali'nin yiğidi idi, sadakati ile Seyyid-i Şüheda oldu
O evlad-ı Resul idi, şehadeti ile İzzet-i Ümmet oldu
O Hüseyin adında bir kuldu, sevdasıyla İmam Huseyn oldu
Yasin ALTINTAŞ
ANALİZ MERKEZİ