Kod Adı Y
Uludere'deki linç girişimiyle ilgili 'bu kadar da olmaz dedirten' plan. Köylülerin Kaymakam'a siper olarak önlediği plana göre Uludere Kürtlerin Menemen'i yapılmak istendi
Abdulkadir Selvi'nin köşe yazısı
Kod adı Y
Müthiş bir tuzak. Reşadiye ve İskenderun baskınlarındaki aklın, Heronları bize satanların Uludere olayında da devrede olduğu düşünülüyor.
Şimdiye kadar PKK'ya
Bir hamleyle tuşa getirmek buna denir.
Yeni bir strateji ile karşı karşıyayız. O nedenle Uludere olayını aydınlatmak bir dönüm noktası olacak.
Çift taraflı çalışan haber elemanlarının nasıl yanılttığı, her defasında 3'erli 5'erli geçen grupların sınırın öte yakasında 35-40 kişi olarak sınıra nasıl sürüldüğü anlaşılmadan, devletin derinlerine ulaşan kirli ilişkiler ağını tespit etmek mümkün değil.
Kürtler taziyeye bir top beyaz bez alır giderler. Kefenimle geldim demektir bu. Kefeniyle gelene söz söylenmez, kendisine sığınana el kaldırılmaz. Pe ki aynı Kürtler kendisi gibi bölge insanı olan, köyün ortasında çocuklarla top oynamış olan Kaymakamı niye linç etmeye çalıştılar?
Köylüler linç etmek istemedi. Tam tersine köylüler, Kaymakamı Hasip Kaplan'ın silahlı 200 adamının elinden kurtardılar.
Plan şuydu? Kaymakam linç edilecek, Menemen'den yıllar sonra Kürtlerin Kubilay'ı gerçekleşecek. Olay sırasında köyün yukarısında olan Askeri Tabur aşağıya inecek. Bu sırada halkın arasına gizlenmiş olan örgüt mensupları ateş açacak, karşılıklı ateş sonucunda büyük bir felaket yaşanacak.
Sonra örgüt çıkacak, ey Kürtler diyecek, uçaklarla bombaladılar yetmedi bu kez de sizi kurşuna dizdiler diyecek.
Bu kadarı da olmaz demeyin.
Kaymakamın dövüldüğü sırada Hasip Kaplan'ın yanında olup, talimat veren kimdi?
KCK'nın bölge sorumlusu İ.E.
Devletin mağdurlara tazminat ödeyeceği ortaya çıktı.
"Kürtler, devlet sizin kanınızı parayla satın alacak" diye propaganda başlattılar. Bunu yapan, onu yapmaz mı?
Bölgenin ileri gelenleri rtibat kurup, "Bizi kanını parayla satan Kürtler durumuna düşürmek istiyorlar. Biz, kanımızı parayla satmayacak kadar onurlu insanlarız" dediler.
Bu olayda MİT'in pozisyonuna ilişkin değerlendirmeleri de yansıttım.
Olay günü sınırdan geçen bir grup tespit edilmiş, bunların PKK'lı olup olmadığı MİT'e sorulmuş aynı gün teyit alınmış, bunun üzerine vurulmuş iddiasına karşı çıkıyorlar.
21 Aralık tarihinde Feyman Hüseyin'in bir grupla Türkiye'ye giriş yapacağı şeklinde bir istihbarat verdiklerini ifade ediyorlar. Ama, "Kaçakçı kıyafetiyle geçeceği şeklinde bir not iletilmedi" diyorlar.
Öncelikli olarak Hakan Fidan'la birlikte önemli bir sürecinin içinden geçen kurumu yıpratmak gibi bir düşüncem yoktur. Hakan Fidan'ın varlığının bir şans olduğuna inanlardanım.
Sadece elde etiğim bilgiler ışığında olayı aydınlatmaya çalışıyorum.
Olayın aydınlatılması için çift taraflı çalışan kod adı,"Y" olan haber elemanın üzerinde duruluyor.
Ayrıca yaşanan üzücü olaya rağmen operasyonlardan taviz verilmeyecek.
Bir şok yaşandığı doğru. Üzüntü tarif edilemeyecek ölçüde. Ama bir travma yok.
Kanser tedavisine benzetiliyor PKK ile mücadele. Kansere müdahale etmek yetmez, yıllar boyunca takibi gerekiyor deniliyor. 2012 müdahele,sonraki dönemler takip süreci olacak.
Hedef 2012'de örgütün 3'te ikisini etkisiz hale getirmek. Bunu yaparken aynı zamanda yeni katılımların da önünü kesmek.
Mayıs ayına gelindiğinde bir durum değerlendirmesi yapılacak.
2. Demokratik Açılımın kaderi de ancak o tarihten sonra belli olacak.
Yeni Şafak