Libyalı Devrimciler ve Siyonist İşgal Rejimi

Libyalı Devrimciler ve Siyonist İşgal Rejimi

Arap devrimleriyle birlikte kendilerini devrimcilerden göstermeye çalışan fakat aslında gücünü Amerika'dan ve Batı'dan alan parazitler türedi.

Yasin İzzeddin / fiem

Arap devrimleriyle birlikte kendilerini devrimcilerden göstermeye çalışan fakat aslında gücünü Amerika'dan ve Batı'dan alan parazitler türedi. Bu parazitler zaman zaman ortaya çıkıp Arap devrimlerine kötülük eden ve tümüyle karşı devrime hizmet eden kışkırtıcı açıklamalarda bulunuyorlar.

Bu parazitlerin çoğu, kaderimizin Amerika'ya bağlı olduğuna ve hâşâ Allah'ın Amerika'nın dilediğini istediğine inanan "yeni Kaderiye ve Cebriye" taifesinden. (Allah onların zannettiklerinden beridir). "Amerikan ilahına" yaklaşmanın en iyi yolunun Siyonist işgal rejimini memnun etmekten geçtiğine inanırlar.

Siyonist Haaretz gazetesi, bu parazitlerden biriyle, Ahmed Şebbani denilen kişiyle yapılan bir röportajı yayınladı. Gazete onu Libya muhalefetinin sözcüsü olarak tanıtıyordu. Bu kişi, Gazze'ye silah kaçırılmasını durdurma sözü veriyor, Filistin ve Siyonist iki devlet fikrini desteklediğini ifade ediyordu. Siyonistleri ve Batı'yı memnun etmek için söylenen daha birçok saçmalığı dile getiriyordu.

Devam etmeden önce bu utanç verici tavırların Arapların devrimcileri yüzüstü bırakmasına tepkiden ve Filistin halkının liderlerinin aldığı yanlış kararlardan kaynaklandığını söyleyenlere cevap vermek istiyorum. Libya devriminin Araplardan benzersiz bir destek gördüğü açıktır. Filistin halkı da tüm ağırlığıyla daha önce görülmemiş bir şekilde Libya devriminin arkasında durdu. Örneğin Hamas Hareketi, Libya devriminin daha ilk günlerinde bir bildiri yayınlayarak Kaddafi rejiminin katliamlarını kınadı.

Sadece Fetih Hareketi'nden Dahlan ekibinin utangaç bir şekilde Kaddafi'ye destek verdiğini gördük. "Tesadüf"e bakın ki, Muhammed Dahlan ve arkadaşı Muhammed Reşid, Kaddafi'yle Siyonist işgal rejimi arasındaki iletişimi sağlıyorlardı. Muhammed Reşid, Seyfulislam Kaddafi'nin danışmanı olarak görev yaptığını ve birkaç ay önce Libya'da gözaltına alınan bir Siyonistin serbest bırakılması için aracılık yaptığını itiraf etti. Bütün bunları, Ahmed Şebbani ile aynı inancı paylaşan ve "İsrail'in benden razı olmasını ümit ediyorum" diyen iki insanın yapmış olması şaşırtıcı değil.

Dolayısıyla bu tavırları doğru çerçevede değerlendirmek gerekir. Bu tavırlar dünyayı yanlış değerlendiren bir anlayıştan kaynaklanmaktadır. Bu tavırların sahipleri, tüm ilkeleri ve ulusal çıkarları yok sayan, geleceğimizi Amerika'nın ve Siyonist işgal rejiminin rızasında gören Sedat'ın, Mübarek'in, Zeynelabidin Bin Ali'nin yolundan gidiyorlar.

Bu tür hallerin Libya devrimine yapışmış parazitlerin aykırı halleri olduğuna inansam da, Ulusal Geçiş Konseyi'nin bu kişiye karşı net bir tavır ortaya koyması gerekmektedir. En azından devrimcileri temsil etmediği ve sadece kendisini temsil ettiği yönünde bir açıklama yapılmalı ki bunun için önemli nedenler var:

Birincisi: Siyonistler gayrı meşru ve sevilmeyen bir rejim oldukları için duydukları eksiklik hissini bastırmak üzere bu gibi açıklamalar almaya gayret ediyorlar. Çok fazla bilinmeyen insanlardan ve basit hilelerle alınmış olsa bile bu tür açıklamaları psikolojik savaşlarında kullanıyorlar. Örneğin Yediot Aharonot muhabiri Avrupa ülkelerinden birinin pasaportuyla Trablus'a gidip Siyonist olduğunu söylemeye cesaret edemeden Libya'da Avrupalı gibi dolaşıyor. Daha sonra Yediot Aharonot, muhabirinin Libya'da oldukça sıcak karşılandığını söyleyerek övünüyor.

İkincisi: Siyonistler, Muammer Kaddafi'ye son günlerinde silah ve bilgi desteği sağlayan çok az kesimden biriyken yapılan bu tür açıklamalar ve tavırlar, Libyalı devrimcilerin Batı'ya borçlu oldukları ve bu tavırlarla borçlarını ödemek istedikleri şeklinde yanlış mesajlar vermektedir. Libya halkının hiç kimseye borçlu olmadığını herkes bilmeli. Şayet Batı Libya devrimini desteklemişse, bunu daha önce Kaddafi'ye verdiği destek nedeniyle Libya halkının göstereceği öfkeden korktuğu için yaptı. Bu nedenle, isteyebileceği en fazla şey taraflar arasında eşitlik ilkesine dayalı ilişkiler kurulması için yeni bir sayfa açmaktır.

Üçüncüsü: Bu tür açıklamalar ve daha öncesinde Fransız filozof Bernard Levi'nin Bingazi'yi ziyareti, Arap dünyasında karşı devrimcilerin yaymaya çalıştığı komplo teorilerini beslemektedir. Karşı devrimciler, Arap devrimlerinin Mossad'ın işi olduğunu ileri sürmektedirler ve Şebbani gibilerin açıklamalarını, Yediot Aharonot'un yazdıklarını ve devrimin başarılı olması halinde ülkede Siyonist işgal rejimi büyükelçiliğinin açılacağını söyleyen parazitlerin demeçlerini örnek göstermektedirler.

En tehlikelisi de, bazı Arap devrimleri şu anda en küstah rejimlere karşı mücadele vermektedir ve bu tür açıklamalar devrimcilere değil o rejimlere hizmet edecektir. İmanın en zayıfı, bu tür açıklamaları reddetmeyi gerektirmektedir. Arap devrimlerini tetikleyenin Bernard Levi olduğu teorisinin safça ve oldukça saçma bir teori olduğu doğru, fakat bu saçmalığa inanan birçok saf insan var. Bu bir medya savaşı ve her söz aleyhimize kaydediliyor.

Dördüncüsü: Siyonist işgal rejimiyle ilişkilerin normalleştirilmesi propagandasını yapanlar, bu tür açıklamaları yaptıkları işe gerekçe gösteriyorlar. Birkaç gün önce Güney Sudan Devlet Başkanı Silva Kiir'in Siyonist işgal rejimiyle diplomatik ilişki kuran Arap ülkelerini örnek alarak işgal rejiminde büyükelçilik açacaklarını söylediğini duyduk.

Beşincisi: Başka hiçbir şeyi göz önünde bulundurmadan sadece Amerika'yı memnun etmek için Siyonist işgal rejimine karşılıksız hediyeler sunmaya çağıranlar, daha önce ümmeti yıkan tehlikeli bir hastalıktan muzdariptirler. Bu hastalık koskoca bir ümmeti Amerika'nın ekseninde dönen ve gece-gündüz Amerika'ya hamdeden derebeylikler haline getirmiştir. Bu hastalık, çeşitli şekillerde ve renklerde ortaya çıkan bulaşıcı bir hastalıktır. Bu nedenle, tavırlarını asılsız gerekçelerle savunmamaları için bu hastalığa yakalananları tecrit ederek hastalığın yayılması önlenmelidir.