Mübarek! Hemen Git
İhvan halk meclisinden 100 sandalye, Vefd bu sayının yarısını, Dr. Eymen Nur da 10 sandalye kazansa ve Mustafa Bekri yukarı Mısırda koltuk sayısını korusa rejim ne kaybederdi?
Arap liderlerin, çağdaş dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi kendi vatandaşlarının yanında onurlu ve saygın olarak yaşayan "eski başkan" yerine "devrik başkan" lakabını alarak kalan ömürlerini sürgünlerde geçirmelerinin nedenini anlayamıyoruz.
Başkan Mübarek ülkesinin yandığını gördüğü gibi öfkeli ve devrimci gençlerin gözlerinde uçuşan kıvılcımları da görüyor ama Şarm eş-Şeyh'teki otelde sokağa çıkma yasağıyla ilgili uzaktan kumanda kararnameler çıkarmakta ısrar ediyor. Bu yaşlı ve hasta adam birkaç ay daha başkanlıkta kalırım umuduyla orduyu sokaklara salıyor. Bundan daha garibi Başkan Mübarek ve belki de çoğu Arap mevkidaşları Tunus'ta olanları okuma ve bundan ders çıkarma niyetinde değiller. Bu siyasi cehaletin en güzel delili facebook ağının kapatılması, internet sitelerine sansür getirilmesi hatta sabit ve taşınabilir telefon hatlarının kesilmesidir.
Mısır ordusunun meydanlara inmesi Mübarek rejiminin sona erdiğinin en bariz göstergesi olabilir. Çünkü orduların halk devrimleriyle mücadelede diktatör rejimlerin tarafını tutması geçmişte kaldı. Uzak Doğu'dan başlayıp (Filipinler), Ortadoğu (İran şahı) ve sosyalist devletlerle son bulan ve devletleri kasıp kavuran halk devrimlerinin ezici çoğunluğu devrimci halkın yanında net bir şekilde yeralan ordulara tanık oldu.
Başkan Mübarek halkı zelil ettiği gibi kazı kazma, ev gereçleri üretme (mutfak, bıçak ve çatal) ve tavuk çiftliklerini yönetme işlerini yapacak şirketlere dönüştürerek orduyu da zelil etti. Mısır milletinin meselelerinden yana olmuş ve cesaretiyle şerefiyle Sina'da kurtuluş savaşına girmiş bu büyük orduyu mevcut rejim ya da onun bir parçası, fırıncı ordusuna çevirdi. Bu, aşağılayıcı olmakla birlikte kabul edilemez bir durumdur.
Bu günlerde Arap ülkelerini kasıp kavuran intifadalar gençlerin intifadalarıdır. Bunların soğuk savaş döneminden kalma olarak kabul edilen ve geçmişle bağlantısı olan muhalefet partileriyle alakası yoktur, uygulamaları ve edebiyatının nesli tükenmek üzere değildir. Bu nedenle yasaklı ya da yasal Mısır ve Tunus partilerinin çoğunun rolü bazı istisnalar olmakla birlikte marjinal kalmıştır.
Mısır rejimi feci hatalar işledi. Bunların başında, kendi halkını küçük görmesi ve baskı kırbacını üzerlerine indirdikçe bu insanların hareket etme ve protesto etme güçlerini kaybedeceğine inanması ikincisi ise siyasi partileri hafife alması ve son seçimlerde en çirkin dolandırıcılık ve en büyük aptallık çeşitleriyle bu partileri düşürmede ısrar etmesi gelmektedir.
İhvan halk meclisinden 100 sandalye, Vefd bu sayının yarısını, Dr. Eymen Nur da 10 sandalye kazansa ve Mustafa Bekri yukarı Mısır'da koltuk sayısını korusa rejim ne kaybederdi? Liderin gözünü ve basiretini aynı zamanda da onun çevresindeki açgözlü ve çürümüş insanları kör eden aynı siyasi aptallık tekerrür ediyor.
Amerika Dışişleri Bakanı Clinton Başkan Mübarek'e ve onun aracılığıyla devrilmeyi bekleyen ve Suud hükümetiyle devrik diktatörler kulübüne katılmak için bağlantı kuran diğer liderlere açık ve net bir mesaj gönderdi. Dün yaptığı basın toplantısında Clinton, Mısır hükümeti şiddetin bu protestoları sonlandırmayacağını anlaması gerekir dedi ve köklü siyasi değişiklikler yapılmasının zorunlu olduğu yönündeki sözlerini tekrarladı.
Başkan Mübarek'in bu mesajı anlamış olmasını umut ediyoruz tıpkı başka bir Amerikalı yetkilinin ona gönderdiği mesajı anladığı gibi. Bu mesajda yetkili ona halk gösterilerine verilen hükümet tepkisinin ışığında hükümetinin Mısır'a sunduğu yardımlar konusuyla alakalı politikasını yeniden gözden geçireceğini söylemişti.
Amerika, Afganistan ve Irak'ta rejimleri güç kullanarak değiştirme politikasının bedelini yüklü bir şekilde ödedi. Artık ona yandaş olan diktatörlükleri, olağanüstü hal altında çok yüksek dereceye ulaşan halk devrimiyle düşmekten koruyacak gücü yok.
Mısır şuan hem Arap hem de uluslararası alanda hak ettiği önderlik rolünü, liderliğini ve kimliğini geri kazanarak taçlanadırılacağı bir aşamanın eşiğinde duruyor. Mevcut rejim, Arap ve Müslümanlara düşman başka bölgesel güçlerin lehine yolsuzluğun üzerinin örtülmesi ve miras bırakma işleminin kolaylaştırılması karşılığında bu rolü öldürüdü.
Mısır Genelkurmay Başkanı General Sami Anan'ın Washington'a yaptığı resmi ziyareti yarıda kesip Mısır'a döndüğü yönündeki haberleri okurken endişeleniyoruz. Çünkü biz Mısır ordusunun kendi vatandaşlarının yanında yer almasını, umut edilen değişim sürecini korumada çalışmasını, böylece bu operasyonun ıslah meyvesini vermesini ve ülkeyi şuan içinde bulunduğu çöküntü halinden kurtarmasını temenni ediyoruz.
Diğer halkların tecrübeleri bize yabancı sermaye çekildiği, borsalar ve yerel para kurları düşüşe geçtiğinde de başkanın güvenli bir sığınak aradığını öğretti. Mısır borsaları kısa sürede Batılı finansal kurumların kaybı aza indirmek ve halk devriminin zafer kazanıp hükümeti devireceğine inandığı için uyguladıkları şaşkın satış operasyonları nedeniyle 70 milyar cüneyh kaybetti.
Mübarek'in Şarm eş-Şeyh'teki otelinden ayrılıp ayrılmadığını bilmiyoruz. Nereye gittiğini de bilmiyoruz, çocuklarının yatırımlarının olduğu Londra'ya mı yoksa Kızıl Deniz'in ötesindeki Arabistan'a mı?
Bu alanda kesin bir cevap veremiyoruz. Ama uçağının bütün kirli çamaşırlarını ve Tunus rejiminin kâtiplerinin başlarına gelenler gibi onun rejiminin kâtiplerinin de uçakta koltuk bulamayacağını kesin olarak biliyoruz.
Mısır halkı Tunus halkı gibi bizi devrimiyle şaşırttı. Hemen cevap bulmasını beklediğimiz soru, Mısır ordusunun da aynı metotla bizi şaşırtıp Mübarek'e ülkeden ayrılması uyarısını ve modern Mısır tarihinde aydınlık yeni bir aşamanın hazırlığının işaretini verip vermeyeceğidir?
Umutları kırma diplomasisinde uzman olan Ahmet Ebu'l Gayt'a, Başbakan ve Mısır halkının açlığını artıran ekonomi politikalarının sahibi Ahmet Nazif'e ve rejim sanatçısı Adil İmam'a da başkan ve oğluna, hiçbir eğlence ve oyun merkezinin olmadığı Cidde'de Tunus başkanına katılmaya karar vermeleri halinde onlarla birlikte gidip gitmeyeceklerini soruyoruz.
Al Quds al Arabi Gazetesi başyazarı Abdulbari Atvan'ın 29.01.2011 tarihli analizi Gülşen Topçu tarafından İsrahaber için tercüme edildi.