Nereden Çıktı Bu Suriye Dostları?

Nereden Çıktı Bu Suriye Dostları?

Bu günlerde yeni bir tanımlama ile karşı karşıyayız: Kendilerini “Suriye Dostları” olarak tanımlayan ülkeler, Suriye’deki rejim değişikliğini sağlamak için toplantı üzerine toplantı düzenliyorlar...

Bu günlerde yeni bir tanımlama ile karşı karşıyayız: Kendilerini "Suriye Dostları" olarak tanımlayan ülkeler, Suriye'deki rejim değişikliğini sağlamak için toplantı üzerine toplantı düzenliyorlar.

"Dost" ve "dostluk" kelimeleri insana her zaman müspet anlamlar çağrıştırır, onun için bu kelimelerin geçtiği her yerde, insanın zihninde oluşan ilk intiba "hayr" olmaktadır.

Nitekim "Filistin Dostları" adlı oluşumlar da, siyonist işgal ve saldırganlık karşısında Filistinle dayanışmayı hatırlattığı gibi, "Suriye Dostları" tanımı da, Suriye halkı ile dayanışma içinde olan iyi niyetli, hayırsever ve insancıl bir kesimi, politik bir grubu veya yapılanmayı zihinlerde canlandırmaktadır.

O halde önce bu deyimin nasıl ortaya çıktığına bir bakalım:

Başını Suudi Arabistan ve Katar'ın çektiği Arap Birliği ülkelerinin Suriye'de rejim değişikliğini öngören planının BM Güvenlik Konseyi'nde oylanmasında Amerika'nın yoğun baskılarına karşın Rusya ve Çin'in kararı veto etmesinin ardından ABD, Fransa ve İngiltere "Suriye Dostları" adı altında bir yapılanmaya gitmeye karar verirler.

Rusya ve Çin'in vetosunun ardından ilk tepkiyi verenlerden Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Fransa'nın değişik ülkelerle irtibatlı olarak Suriye muhalefetini desteklemek ve Arap Birliği planı temelinde Suriye'deki krize bir çözüm bulmak amacıyla bir Suriye Contact grubunun oluşturulması için istişarelerini sürdürdüğünü söyler.

Sarkozy'nin gündeme getirdiği "Suriye Contact grubu"nun adı daha sonra "Suriye Dostları" olarak dillendirilmeye başlar.

Fransa'nın bu girişimlerinde, Fransa dışişleri bakanı Alain Juppe Suriye Ulusal Konseyi Başkanı Burhan Ghalyon, Arap Birliği Genel Sekreteri ve Katar başbakanı ile "somut bir plan" üzerine görüşmelere başlar. Juppe ayrıca, Suriye'de rejim karşıtı silahlı güçlerin suçlanmasına da tepki göstererek "bir tarafta baskıcı bir rejim diğer yanda da teröristler bulunduğu doğru değildir. Bu rejim en vahşi baskıları uygulayan bir rejimdir, ki buna tanık oluyoruz" diyor.

"Suriye Dostları" deyimini gündeme getiren ikinci isim ise ABD Dışişleri bakanı Hillary Clinton'dur. Rusya ve Çin'in Suriye kararını veto etmesine çok sert tepki gösteren Clinton Rusya ve Çin'in tutumunu "travesti" şeklinde tanımladıktan sonra, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin "Suriye Dostları" kurma planına destek vererek "Demokratik Suriye'nin Dostları"nı Beşar Esad'a karşı birleşmeye ve Suriye muhalefetine destek noktasında hem fikir olan ülkeleri koordineli olarak harekete geçmeye çağırır.

Clinton bu çağrısını şöyle dile getirir:

"Uluslar arası toplumun kan dökülmesinin sürmesini durdurma ve politik bir geçişi sağlanmasına yardımcı olma gibi bir sorumluluğu vardır. Suriye dostları bu sonuçlara ulaşmak için birlikte çalışmalıdır."

Sarkozy ve Clinton'un çağrısı üzerine biçimlenen ve kısa zaman içinde kurumsal bir yapıya dönüşen "Suriye Dostları" şimdi Tunus'ta bir toplantı düzenliyor.

Dışişleri bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu, bu "Suriye Dostları" toplantısına gitmeden önce şu açıklamayı yapıyor:

"Bu aşamadan sonra zalimle mazlumu aynı kefeye koyamayız. Halkına baskı yapan, halkını top ateşine tutan rejimi, muhatap olarak kabul ettiğinizde yanlış mesaj vermiş olursunuz. Sanki bu yöntemlerle yaşanabilir bulduğumuzu ima etmiş olursunuz ki bunu yapamazdık."

Davutoğlu'na göre, bundan böyle hiçbir platformda Suriye yönetimi temsilcileri bulunmamalı. Zira bu durum "zalim yönetimleri yaşanabilir bulmak" gibi "yanlış bir mesaj"ın verilmesine yol açar.

Sayın Davutoğlu'nun bu sözleri aynı zamanda şu anlama gelmektedir: "Zalim yönetimlerle aynı ortamlarda birlikte bulunmaktan kaçınmak gerekiyor." Bu durumda Sayın Davutoğlu'na göre, bir Fransa ve Amerikan projesi "Suriye Dostları" toplantısında zalim bir rejimi temsilen kimse bulunmayacak.

O halde, bu toplantıya kimlerin katıldığına bir bakmamız gerekiyor; Sayın Davutoğlu'nun deyimiyle "zalim olmayan" (!) rejimleri bir görelim:

Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya, Suudi Arabistan, Ürdün, Kuveyt, Bahreyn, Katar" Bunun bir başka adı NATO ve körfez ülkeleri.

İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, Tunus'ta düzenlenecek olan "Suriye Dostları" toplantısı için şu değerlendirmeyi yapıyor:

"İngiltere Esad rejimi Suriye halkına yönelik barbarca baskıyı durduruncaya kadar bu yönetim üzerinde baskı oluşturacak her barışcıl girişimin arkasındadır. Suriye dostları grubu da bu noktada yapılması zorunlu olanların peşinde. Bu toplantı Suriye'deki krizi sonlandırmayı amaçlayan Arap Birliği'nin çabalarına uluslar arası desteği gösterecektir. İngiltere, şiddetin sona erdirilmesi ve Suriye halkının istediği geçiş döneminin gerçekleştirilmesi için Suriye dostları içindeki Arap ve uluslar arası ortaklarıyla yakından çalışmakta sabırsızlanmaktadır."

Demek ki Sayın Davutoğlu'nun politik perspektifine göre, ne NATO ne de Arap Birliği denilen yapı içerisinde "zalim" bir yönetim yoktur.

Eğer gerçekten Sayın Davutoğlu açısından ölçü "zalim" ile "zalim" olmayanın arasını ayırmak ise, "adalet" öncelikle NATO ve Arap Birliği ülkeleri ile arayı ayırmayı gerektirmektedir.

Aksi takdirde, Davutoğlu'nun kendi deyimiyle "bu durum "zalim yönetimleri yaşanabilir bulmak" gibi "yanlış bir mesaj"ın verilmesine yol açar..!"

Sayın Davutoğlu İslamcı kuruluşlarımızı ikna eden bir konuşmasında, Ortadoğu'daki halk hareketlerinin Türkiye'nin kontrolünde olduğunu beyan etmişti.

O halde, "Suriye Dostları" denilen bu grubun patronu da Türkiye demektir. Buna sevinmemek mümkün mü? Artık düne kadar bize "patronluk" edenlere "patron" olmaya başladık. Amerika, İngiltere ve Fransa da bizim patronluğumuzda "yardımcı kuvvetler" olarak Suriye halkıyla dayanışmak için "Suriye Dostları" içinde yer alıyor.

Başbakan yardımcısı Sayın Bülent Arınç'ın bir sözünü hatırladığımızda, şunu söylemekten kendimizi alamıyoruz:

Sayın Davutoğlu "Suriye Dostları" adı altında bir araya geldiğiniz ülkeler eğer ki "zalim" iseler, o zaman partinizin isminde yer alan "adalet" kelimesini çıkarmanız en doğrusu olacak. Ya da sizin yaptığınızın adı "zalim yönetimleri meşrulaştırmak"tan başka bir şey olmayacak".

"Suriye Dostları" projesinin mimarı olan Sayın Sarkozy, sizin şu "ermeni soykırımını inkar edenlere ceza" öngören yasanız var ya. Siz bakmayın bizim burada atıp tutmalarımıza. "Suriye dostları" olarak sizinle aynı çatı altında bulanmaktan bir beis duymuyoruz zaten. Gönlünüz rahat olsun, işgalci, mütecaviz, katil, emperyalist, sömürgeci güçlerin adını "Suriye Dostları" koyduktan sonra, dostluğumuz bakidir, bunu bilesiniz...


velfecr