Osmanlı ve Doğu Türkistan

Osmanlı ve Doğu Türkistan

Çin Yönetimi’nin Doğu Türkistan’ı ısrarla işgal altında tutmak istemesinin nedenleri.

ADEM ÖZKÖSE - GERÇEK HAYAT

Doğu Türkistan'a Çin işkencesi

Urumçi Şehri'nde başlayan ve resmi rakamlara göre 156, gayri resmi rakamlara göre ise 500'den fazla Uygur Müslüman'ının hayatını kaybettiği son olaylar Doğu Türkistan'ı bir kez daha hatırlamamıza vesile oldu. Zaten hep böyle olur! Mazlum insanların zulüm gördükleri yerleri kısa süreli de olsa gündemimize almamız için mutlaka büyük bir katliam yaşanması gerekir. Oysa Doğu Türkistan'da yaşayan Müslüman Uygurlar 59 yıldır Komünist Çin Yönetimi tarafından uygulanan büyük bir soykırımla karşı karşıyalar. Urumçi Şehri'nde başlayan ve dalga dalga diğer şehirlere yayılan Uygur İsyanı'nı anlamak için resmin geneline bakmak ve Doğu Türkistanlı Müslümanların son 59 yıldır hangi şartlarda yaşadıklarını bilmek yeterli.

Çin Yönetimi tarafından Sincan olarak adlandırılan ve bugün 13 milyondan fazla Uygur Müslüman'ının yaşadığı Doğu Türkistan'ın tarihi milattan önce 200'lü yıllara kadar dayanıyor. Çin'in Batı kısmında bulunan Doğu Türkistan Toprakları tarihin ilk dönemlerinden beri Türklerin ana yurdu olarak bilinir. Doğu Türkistanlılar; Karahanlılar'ın Satuk Buğra Han döneminde İslam'ı kabul etmeleriyle birlikte Ümmet-i Muhammed Ailesi'ne dahil olurken; Türkistan Topraklarından doğan Gazneliler, Harzemşahlar ve Selçuklular kurdukları devletler aracılığıyla İslam'a büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. Gazneli Mahmud, Selçuk Bey, İmam Buhari, İmam Tirmizi, İbn-i Sina, Farabi ve Zemahşeri gibi büyük şahsiyetler ise Türkistan Topraklarının has evlatları olarak biliniyorlar. Türk ve Dünya Tarihi açısından büyük önem taşıyan Divan-ı Lügat-it Türk, Kutadgu Bilig ve Atabet'ül Hakayık gibi önemli eserler de bu topraklarda kaleme alınmıştır.
OSMANLI VE DOĞU TÜRKİSTAN

1873 Yılının Haziran'ında Doğu Türkistan'dan gelen bir heyet Sultan Abdülaziz Han'ın huzuruna çıkar. Bu sıralarda Doğu Türkistanlı Seyyid Yakup Han, Çin'e karşı bağımsızlık mücadelesi vermektedir. Türkistan'dan gelen heyetin başkanı Seyyid Yakup Han'ın yeğeni Hoca Töre'dir. Seyyid Yakup Han tarafından kaleme alınan mektubu padişaha sunan Hoca Töre, Sultan Abdülaziz'e zor durumda olan Doğu Türkistanlı Müslümanların halifeden yardım istediklerini söyler. Bunun üzerine Sultan Abdulaziz'in direktifiyle 6 adet Krupp Topu, 2 bin tüfek ve barut imali için çeşitli aletler Doğu Türkistanlı Müslümanlara gönderilmek için hazırlanır. Mermi imal etmeyi bilmeyen ve hayatlarında ilk defa bu topları kullanacak olan Doğu Türkistanlılara yardımcı olmak için Enderunlu Murad Efendi'nin başkanlığında bir askeri heyet de Doğu Türkistan'a gönderilir. Zorlu bir yolculuktan sonra nihayet Doğu Türkistan'a ulaşan bu heyet, Doğu Türkistanlı Müslümanların sevgi gösterileri ve gözyaşları arasında karşılanır. Seyyid Yakup Han'ın 100 pare top atışıyla selamladığı Osmanlı Heyeti, Doğu Türkistan Halkı'na Çin'e karşı verilen bağımsızlık mücadelesinde destek olur.

DOĞU TÜRKİSTAN NİÇİN ÖNEMLİ?

Çin Yönetimi'nin Doğu Türkistan'ı ısrarla işgal altında tutmak istemesinin bir çok nedeni var. Moğolistan, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Kazakistan, Tacikistan, Kırgızistan ve Rusya ile sınırı olan Doğu Türkistan, zengin doğal kaynakları nedeniyle Çin için stratejik öneme sahip bir bölge. Doğal gaz, kömür ve bakır yatakları da bu bölgeyi Çin ekonomisi için vazgeçilmez kılıyor. Çin topraklarında çıkarılan 148 çeşit madenin 118 çeşidi Doğu Türkistan topraklarında yer alıyor. Bu da Çin'in toplam maden ocaklarının %85'ini oluşturuyor. Doğu Türkistan'da yaklaşık 500 bölgeden petrol, 30 bölgeden doğalgaz çıkarılmaktadır. Doğu Türkistan'ın petrol rezervi ise 8 milyar ton olarak tespit edilmiştir. Her yıl 10 milyon ton petrol bu bölgeden Çin'e taşınmaktadır. Bu madenlerin yanı sıra Doğu Türkistan'ın Çin'in en büyük pamuk üretim merkezlerinden biri olması, bölgenin Çin için taşıdığı önemin bir diğer nedeni.

MÜSLÜMANLAR KOBAY OLARAK KULLANILIYORLAR

Tarihleri boyunca Çinlilerle mücadele eden Doğu Türkistanlılar en son 1949 yılında Çin Yönetimi'nin boyunduruğu altına girdiler. Bu tarihten sonra Çin Yönetimi'nin soykırımı aratmayan politikalarıyla karşı karşıya kalan Doğu Türkistanlı Müslümanlar, Çin Yönetimi tarafından nükleer denemelerde kobay olarak bile kullanıldılar. İlk olarak 16 Ekim 1964 tarihinde başlatılan nükleer denemelerin olumsuz etkileri yüzünden bölgedeki Uygur Müslümanları ölümcül hastalıklara yakalandılar ve nükleer denemeler yüzünden Doğu Türkistan'da 20 bin özürlü çocuk dünyaya geldi. Nükleer denemeler nedeniyle ölen Müslüman sayısının ise 210 bini bulduğu tahmin ediliyor. Çin Yönetimi tarafından Doğu Türkistan Halkına yönelik uygulanan bir başka zulüm de hamile kadınların özel merkezlerde zorla kısırlaştırılmaları. Çin Yönetimi, iş arayan Uygur Kadınlarından kısırlık karneleri isterken, yanlarında kısırlık kartı olanların ev ve işyeri bulmaları kolaylaştırılmaktadır.

CAMİLER AHIRLARA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ

Komünist Çin Yönetimi 1949'dan bugüne kadar Doğu Türkistan'da 29 binden fazla cami ve medreseyi kapattı ve kapatılan camilerin büyük bir kısmı ahır veya depoya çevrildi. 54 bine yakın Doğu Türkistanlı Alim ve cami imamı toplama kamplarına hapsedildi ve bu insanların büyük bir kısmı toplama kamplarında hayatlarını kaybettiler. Sadece 1991 senesinden bu yana "kaçak imar" bahanesiyle kapatılan cami sayısı 15OO'dür. Cuma ve teravih namazları da dahil olmak üzere her türlü toplu ibadetin yasak olduğu Doğu Türkistan'da, Kuran öğrenmek ve öğretmek de tamamen yasak. Çin Yönetimi'nin getirdiği diğer bir uygulama da Uygur Alfabesi'nin yasaklanması, günlük hayatta ve toplu mekanlarda Uygurca konuşanların cezalandırılmasıdır. "Kültür devrimi" diyerek yarım milyona yakın Uygurca Eseri ateşe veren Çin Yönetimi büyük bir kültür soykırımına da imza atmıştır.

AFFET BİZİ DOĞU TÜRKİSTAN

Doğu Türkistan'da bütün bunlar olurken, Ümmet-i Muhammed'in gencecik evlatları Turan İllerinde işkenceler altında can verirken biz ne yapıyoruz? Yöneticilerimizin Çin Cumhurbaşkanı'na şeref madalyası vererek Doğu Türkistan'da yaşananlar karşısında ilgisiz kalmaları büyük bir aymazlık örneği değildir de nedir? Doğu Türkistanlılar Ana yurt olarak gördükleri Türkiye'de Çin Hükümeti'nin baskıları nedeniyle rahat hareket edemiyorlar ve düzenlemek istedikleri bir çok etkinlik başbakanlıktan gelen son dakika talimatlarıyla iptal ediliyor. İslamcılarımız ise Filistin dışında yaşanan zulümler karşısında son derece duyarsızlar. Hadi hep birlikte itiraf edelim; hepimiz Doğu Türkistanlı Müslümanlara karşı son derece vefasız davrandık ve onların dertleriyle hem hal olmadık. Öyle değil mi?