Özür Ve Tazminat...!
Özgürlük Filosu Mavi Marmara'da siyonistlerin kurşunlarıyla yaralanan Velfecr yazarı Abdulhelim Almalı Başbakan Erdoğan'a Seslendi
İsrail'de çıkan bir yangın nedeniyle yine gündeme oturdu "Mavi Marmara gemisi!..."
Türkiye hükümeti bastırıyor "özür ve tazminat" diye. Olayı yaşadığımızdan sonra insanlık vicdanının ve hükümetin tepkisi, Müslümanların olaylar karşısındaki imanlarının gereği olarak verilen tepkiler sonucu vahşice saldırı, üç günlük esaret süresi, psikolojik yer yerde fiziki işkenceler sonucunda ülkemize getirildik.
11 saat Telaviv havaalanında MOSSAD ajanlarınca sorgulandığımızda ülkemiz hükümetimiz hakkında en ufak bir suçlamada bulunmamak için bedel öderken bunun karşılığının daha sonra "özür ve tazminat olacağını hiç tahmin etmemiştik.
Buraya kadar yerkürede oluşan devletlerin herhangi birinin vatandaşlarına karşı kendisine devlet ismi vermiş bir çete rejiminin saldırması sonucunda verilmesi gereken tepkiler olarak görmeliyiz. (İç siyaset anlayışımıza göre mevcut Cumhurbaşkanı, başbakan, dışişleri bakanı vs. bunların dışında bu kadar bir tepki verirlerimiydi miydi, bu tartışılır Bu söylediklerim Türkiye'deki siyaset anlayışı için geçerlidir).
Şimdi soruyorum normal vatandaşların bakış açısıyla devletlerarası ilişkiler yönünden bakış açısı bir değildir, bütün bu olanları devletlerarası ilişkilerin verdiği zorunluluklar üzerinde değerlendirmek zorundayız diyenlere.
Tamam, anladım o zaman bu nasıl bir devletlerarası ilişkidir ki, uluslararası sularda tamamen insani amaçlı olarak seyahat etmekte olan başka bir ülkenin vatandaşlarına saldırma hakkı veriyor ve saldırıya uğrayan insanların can kaybı ve mal kaybı ilişkilerin dondurulması yerine siyasi mülahazalarla geçiştirilmek isteniyor bunu anlamış değilim, birileri bunu bize izah edebilir mi?..
Bu nasıl bir devletlerarası ilişkidir ki, üyesi olduğumuz NATO gerekli müdahalede bulunmadı!..
Bu nasıl bir devletlerarası ilişkidir ki, ABD İsrailin yapacağı müdahaleye sessiz kalıp göz yumdu!..
Bu nasıl devlet adamlığıdır ki, gemimiz İsrail limanına çekildiğinde şu andaki savunma bakanı "Ehut Barak" gemiye gelerek askerlerini tebrik etti!..
Bu nasıl bir devlet adamlığıdır ki, saldırıyı gerçekleştiren askerleriyle övündü, ödüllendirdi!..
Sayın başbakan diyor ki, "Önce taleplerimiz yerine getirilecek. Önce insani yardım taşıyan Mavi Marmara'da şehit edilen 9 kardeşimizin hesabı verilecek. Özür dilenecek, tazminatı verilecek. El uzatanın elini havada bırakmayız. Adım atana adım atarız. Ama önce samimiyete inanmak istiyoruz. Akdeniz'e dökülen kan temizlenmedikçe, o kan lekesini İsrail temizledikçe kimse bizim susmamızı beklemesin."
Gemide şehit olan kardeşlerimizin, yaralıların ve diğerlerinin (Buna yabancı katımcılarda dâhildir) bu gemi yolculuğuna çıktıklarında hesaplarında ne özür vardı nede tazminat. Kabul edelim ki, İsrail Türkiyenin isteklerini yerine getirdi, Türkiyede yaşayan tüm insanlardan beşiktekinden en yaşlısına kadar milyon kere özür dilendi, şehit ve yaralıların ailelerine milyon dolarlar para ödendi, acaba bu kan temizlenecek mi?..
Devletlerarası ilişkilerin düzelmesinin dışında!..
İllaki devletlerarası ilişkiler düzelsin isteniyorsa (Ki, İsrail hiçbir zaman Müslümanların nezdinde devlet olarak görülmedi görülmeyecek). Bu ilişkiler düzeltilsin bunun hesabını siyaset değil tarih ortaya çıkaracak ve sorgulayacaktır.
Daha hayatının baharında şehit edilen Furkan kardeşimizin babası, annesi ve yakınları olsun, şehit edilen diğer kardeşlerimizin aileleri olsun, çeşitli yerlerinden yaralanan kardeşlerimiz olsun hiçbiri, ama hiçbiri dilenecek özürden, ödenecek tazminattan razı olmayacaktır. Taaki geminin yola çıkmasına sebep olan durumlar yani işgal devletinin işgal ettiği topraklardan geri çekilmesi, Filistin halkının tam ve bağımsız bir devlet olarak tanınıncaya kadar.
Madem devletler arsı ilişkiler vardır ve bu ilişkiler halkın anladığının üstündedir, devlet adamlılığı sorumluluğu tebaanın anladığı gibi değil deniyorsa. Türkiyenin dini bir devlet olmadığını biliyoruz, ama İsrail dini bir devlettir ve devletlerinin dini Yahudiliktir. Bu kanın ortadan kalkması için hem Tevrat'ta, hem İncil'de, hem de Kur-an'da açıkça belli olan bu hükmü uygulayalım. Bakalım uygar dünya ve İsrail bir tek vatandaşının tırnağını veriri mi?..
Bunun karşılığını "özür ve tazminat" olarak kabul eder mi?..
Siyonizm'in uşağı olmayan Yahudilere bir çağrı: "De ki: "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek (olan) bir kelimeye (tevhide) gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiç bir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız (diğer) bir kısmımızı Rabler edinmeyelim." Eğer yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahid olun, biz gerçekten Müslümanlarız." (Al-i İmran:64)"
Önce Tevrat'ta bakalım, çıkış bölümü: "2325; Ama başka bir zarar varsa cana karşılık can, göze karşılık göz, dişe karşılık diş, ele karşılık el, ayağa karşılık ayak, yanağa karşılık yanak, yaraya karşılık yara, bereye karşılık bere ödenecektir." Bunu İsrail kendi kutsal kitabında yer alsa bile kabul etmeyecektir, çünkü onların devlet adamlıklarındaki anlayış vatandaşlarını kutsal saymış ve tüm insanlığın kendi vatandaşlarına hizmetçi olarak yaratıldıklarını ve istedikleri gibi davranıp avlayabileceklerini gerekli kılmaktadır.
Şimdi de Kur-an'a bakalım: "Biz onda, onların üzerine yazdık: Can'a can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve (bütün) yaralara (karşılık da) kısas vardır. Ama kim bunu sadaka olarak bağışlarsa o kendisi için bir kefarettir. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, zalim olanlardır. (Maide:45)"
Burada kendi adıma konuşacağım için sakat kalan kolumun tek bedeli vardır "Özür ve tazminat" değil, o da Yahudiliğin kutsal kitabı olan Tevrat'ta ve yüce kitabımız Kur-an'da bellidir. Bunu çağdaşlıklarıyla ve modernlikleriyle övünenler kabul etmez çağdışı, saçma bulabilirler. "Ya Tevrat'ta ki hüküm veya Kur-an'daki hüküm" Kolumun tek diyeti vardır "Ama kim bunu sadaka olarak bağışlarsa o kendisi için bir kefarettir." "Filistin halkının tam ve bağımsız bir devlet olarak tanınması işgal devletinin islam topraklarından çekilmesi!.."
Şimdiye kadar ki tepkilerle insanlık vicdanını (özellikle Türkiyeli Müslümanlar) rahatlatmış olan hükümetin tutumu ve kararlılığı İsrail'i bölgede yalnızlaştırdı. Ancak gelinen noktadan geri adım atılacak olması, alınacak olan "özür ve tazminat" tarihe sadece dönemsel siyasi başarı olarak yazılacaktır. Oysa insanlık dönemsel olan böylesi rahatlamalarla hep zarar gören taraf olmuş, kazanan ise sadece ve sadece siyaset olmuş, bunun insanlığa hiçbir faydası olmamıştır.
Sonuç, Sayın başbakanım bizler "Özür ve tazminat" değil tam bağımsız bir Filistin devleti istiyoruz. Bu konuda verilecek olan mücadeleyi kim nerede ve nasıl verirse onun yanında ve destekçisi olacağız. Bu bedelleri canlarıyla ödeyen şehitlerin yakınları, bedenlerinde özür oluşan yaralıların bizzat kendileri ve gemideki diğer aktivistler öderken hesaplarında demin dediğim gibi "Özür ve tazminat" yoktu. Bedeller bunun için ödenmedi!..
Nasihatlerin musibetlerden evla olması dileğiyle.
Abdülhailm Elmalı / Velfecr