Paşa'nın ağzından Ergenekon tanımı

Paşa'nın ağzından Ergenekon tanımı

İşte Ergenekon'un bundan yıllar önce su yüzüne çıkan kimliği...

Nuh GÖNÜLTAŞ -BUGÜN

Yakın geçmişten iki hatırlatma...

Yıl 1997. 1996 Susurluk olayından sonra Can Dündar'ın çetelerle ilgili programı. Ekranda ilk Ergenekon kitabının yazarı Celal Kazdağlı, Erol Mütercimler ile konuşuyor.

Girişi Can Dündar yapıyor:

Ortaya çıkan tabloya göre Türkiye'yi bir askeri darbeye sürüklemek için bir kargaşa ortamı yaratılmış ve devlete çalışan bazı kiralık katiller bu amaçla cinayetler işlemişlerdi. Ancak maşalar ve maşaları kiralayanlar belli ise de maşaları kullananlar henüz açığa çıkmamıştı. Tam 13 yıldır bu konuda araştırmalar yapan emekli Deniz Subayı Erol Mütercimler incelemeleri sonunda çok ilginç bir örgütle karşılaştığını söylüyor. Mütercimlere göre ülkeyi darbeye sürükleyen ve bugün çete diye anılan örgütün gerçek adı Ergenekon.

Erol Mütercimler:

"Bende ilk kez bu örgütün adını öğrendiğimde, kitap çalışmamda öğrendiğimde, çok klasik bir deyim var ya 'şok' oldum. Gerçek anlamda şok oldum. Çünkü o kadar yıl yüzlerce insanla konuştum, ki bunların çoğu ihtilalci darbeci subaylardır, bunu ilk ben Emekli Tümgeneral Memduh Ünlütürk'den duyduğumda anlayamadım.

Neden inanmadım. Çünkü Memduh Ünlütürk Paşa dedi ki, kendisi de Ergenekon'un içinde olduğunu söyledi işin ilginç yanı. Dedi ki, bu Ergenekon şöyle bir örgüttür. Bu Genelkurmay'ın da hükümetlerin de bürokrasinin de herkesin üstünde bir örgüttür.

Bu yasayla falan kurulmuş bir örgüt değildir. 1960 darbesinden sonra CIA-Pentagon tarafından kurdurtulmuş, bunun içinde bulunan insanlar da buraya hizmet eden insanlardır. Ama bunlar vatana ihanet olsun diye hizmet etmezler. Biz de vatanı kurtarıyoruz, vatana hizmet ediyoruz düşüncesiyle yer aldık. Özellikle Amerika da Kontrgerilla eğitimi görmüş olan, bu kurslardan geçmiş olan generallerin bir bölümü yeri geldiğinde bu Ergenekon içinde yer alır.

Sonuçta ben daha başka insanlardan araştırdığımda şunu gördüm. Bunun içinde subaylar var Emniyetçiler var, profesörler var gazeteciler var, işadamları var, sıradan insanlar var.

İşte biz bugün çeteler dediğimiz birimler var ya işte bu birimler Ergenekon'un içindeki birer bölüm, birer parça. Adını saydığımız kişiler de Ergenekon denilen üst örgüt tarafından kullanılan tetikçiler."

Bülent Ecevit:

"Biz bunu 1977 de açıklamıştık. Gladyo adıyla değil, kontrgerilla adıyla da değil, resmi adıyla.

Benzer uygulamaların değişik ölçü ve biçimlerde başka bazı nato ülkelerinde olduğu anlaşılıyor. Ama tabi bizde o yıllarda emniyetin birçok eksiklikleri bulunduğu için bu olayların üstüne çok etkili biçimde yürünemiyordu. Bazı görev verdiğimiz kimselerde bu olayların üzerine bir noktadan sonra yürümediler ya da yürüyemediler."

Erol Mütercimler:

"Bülent Bey kendi araştırmalarında bu Ergenekon'un ne olduğunu gördü. Bırakın onu Cumhurbaşkanı Turgut Özal biliyorsunuz bir suikast girişimi yaşadı. Cumhuriyet tarihinde gördüğümüz en gözükara daha doğru deyimle en deli cesareti olan Cumhurbaşkanıydı. Kendisine yapılan suikastı araştırdığında ne dedi 'Bir örgüte geldim çattım' dedi. İşte bu örgütün adı Ergenekon."

SADECE NAZLI ILICAK FARKETTİ

17.11. 2004. Fethullah Gülen Hocaefendi bir açıklama yaptı. Bu açıklama o zaman yayın hayatında olan ve Dünden Bugüne Tercüman Gazetesi'nde manşet oldu ve Nazlı Ilıcak'tan başka bu açıklamanın önemini kavrayan pek olmadı. Herkes "Şimdi durup dururken bu açıklama nereden çıktı" diyordu.

Nazlı Ilıcak 18.11.2004 tarihli yazısının başlığını "Fethullah Gülen'in istihbaratı kuvvetlidir" diye attı:

"Fethullah Gülen'in endişesini, gazetemizin manşetine taşıdık. Gülen, faili meçhul cinayetlerin yeniden ülkemizde başlayabileceğini ileri sürüyor.

Gülen, 8-9 ay evvel, "bu tür şeyleri bilen" çok üst seviyelerde vazife görmüş bir kişinin "Önümüzdeki aylarda Türkiye'de kan gövdeyi götürecek, seri cinayetler işlenecek" dediğini, bir dostu vasıtasıyla öğrenmiş. O dostu, "Falan filân tür simalar bu dönemde Türkiye'de bulunmasalar iyi olur. Belki de onlar hedef seçilmiş olabilir" demiş.

Gülen, "Kimi seçerler?" diye sorduktan sonra, yorumunu şöyle sürdürüyor: "Tabiî ki, sempati duyulan, kendisine alâka gösterilen, yaptığı işlerle beğeni toplayan insanları seçerler. Çok ses getireceği, toplum tarafından ciddi tepki olacağı için onların bertaraf edilmesine bakarlar."

İşte Gülen'in bu sözleri, kendisiyle ilgili bir ihbar aldığının işareti sayılabilir.

Fethullah Gülen, birtakım gizli odakların mevcudiyetinden söz ediyor ve "devlet bu konudaki hassasiyetini hissettirir, "Siz o hainleri bulup çıkarmazsanız, benim bulup çıkaracağım çok şey olur" derse, bu gibi meselelerin önünün kesileceğini belirtiyor.

Belli ki Gülen, güvenlik ve istihbarat birimlerinin içine sızmış bazı kötü niyetli kişilerden söz ediyor.

Fethullah Gülen'in dile getirdiği bu düşünceleri paylaşanlar var. Birçok çevreden "16 Aralık'a kadar son kozlarını oynayacaklar" sözünü duydum. "Son koz", ülkeyi istikrarsızlığa sürükleyecek birtakım terör eylemleri olabilir.

Fethullah Gülen'in uyarılarını dikkate almalıyız. Gülen, daha 1995 yılında, Başbakan Tansu Çiller'e, bazı mahfillerde 28 Şubat'ın hazırlığının yapıldığı haberini vermişti. Çiller, tehlikenin üzerinde fazla durmamıştı.

Oysa, "korkulu rüya görmektense uyanık kalmak evlâdır."