Saadet Partisi Böyle Eleştiri Görmedi

Saadet Partisi Böyle Eleştiri Görmedi

El-Aziz gazetesi eleştiride işi çığırından çıkardı. İşte o yazı...

Editör - El-aziz

Başbakan Erdoğan Meydanlarda; Muhalefet Ortada Yok

Düşünün; olanca ağırlığı ile ülke yönetiminin yükünü omzunda taşıyan Başbakan Erdoğan seçim meydanlarında ikinci haftasını doldururken, tek işleri partilerini yönetmek olan muhalefet liderleri hala ortalıkta gözükmüyorlar. Onlar hala aday tespitleri için kulislerde kafa şişiriyorlar.

Oysa ezici bir çoğunlukla iktidarda bulunan AKP ülkenin en büyük ve halen rakipsiz partisi olarak daha yoğun bir aday adayı teveccühüne mazhar bulunuyorken bunu hepsinden önce halletti. AKP aday belirleme işini bitirip miting alanlarını dalgalandırmaya başlarken henüz aday belirlemekle zamanlarını tüketen muhalefet partileri karşısında iki haftalık süre önde yarışa başlamış oldu.

Muhalefet liderleri işin kolayına kaçıp AKP muhalifi medya organlarının stüdyolarına ve manşetlerine çöreklenerek, yandaş köşelerden aldıkları destek atışlarıyla iktidara karşı savaşarak seçim zaferi kazanma çabasındalar. AKP muhalifi medya bu işgüzarlığı bayıla bayıla üstlenip muhalefet partilerine can simidi olma çabasını büyük bir şevkle sürdürüyor.

İktidar karşıtı çevrelerin ve medya organlarının en büyük desteğine sahip olan lider ise hiç kuşkusuz ki Saadet Partisi'nin çiçeği burnunda taze Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş. Bu alışılmadık desteğin Saadet Partisi'nden çok spesifik olarak Numan Kurtulmuş'a olduğu -Millî Görüşçüler seçim heyecanı ile pek fark etmeseler de- son derece aşikâr bir durum.

Numan Kurtulmuş Anadolu'daki özdeyişle bir eli işte diğeri oynaşta olan bir izlenim veriyor. Açıkçası seçime asılmaktan çok seçim sonrası olağanüstü kongreye asılıyor gibi. Çünkü bu çabayı miting meydanlarından daha iyi masonik medya imkânlarıyla yapabileceğine inanıyor. Nitekim başta Soros'un gazetesi Vatan olmak üzere masonik çevrelerin desteği sayesinde Erbakan'ın direnişine rağmen Saadet Partisi Büyük Kongresinde rakipsiz aday olmayı başardı.

Millî Görüşçüler maalesef henüz başkalarının önlerine koydukları liderleri sahiplenmekten ve onların desteği ile seçimlerde başarı gösterme bağımlılığından bir türlü kurtulamadılar. Henüz kendi iradeleri ile hareket etme, kendi ayakları üzerinde durarak başarı elde etme rüştüne kavuşamadılar. Hala başkalarının sırtından seçim kazanmaya çalışıp bir nevi asalak hayat yaşamak istiyorlar.

Ne kadar üzülsek azdır ki hiçbir zaman Millî Görüşçüler Erbakan'ı Yahudi'nin anladığı kadar anlayamadılar, Yahudi'nin ciddiye aldığı kadar dikkate almadılar. Erbakan'ın uyarılarını dinlemedikleri, arzularını dikkate almadıkları için çok kötü bir duygu olan pişmanlık duygusunu sıkça yaşamaktan kurtulamadılar. Umarız bu kafa ile pişmanlığın hiçbir fayda vermediği hesap gününe kadar gitmezler.

Nerede bir müzmin Erbakan karşıtı, bir hasta Millî Görüş muhalifi varsa büyük bir şevk ve heyecanla Numan Kurtulmuş için hiçbir şey ardına koymadan var gücü ile çalışırken bu kerih duruma Millî Görüşçüler bana mısın demiyorlar. Bu şapşallığa baktığımızda Eyvah Erbakan'ın 40 yıllık çabası boşa mı gitmiş? Diye kahretmekten kendimizi alamıyoruz.

Erbakan'a aklı sıra göndermede bulunarak ben Harun gibi gelip Karun gibi olmayacağım diyen Numan Kurtulmuş; duyduğumuza göre resen Genel Merkez personelinin maaşına 500'er TL seyyanen zam yapmış" Züğürtlük edebiyatı yapan Numan Kurtulmuş'un bu parayı nerden bulduğunu sormayacağız ama şu sorunun cevabını vermesini bekleyeceğiz:

Neden bu parayı seçim kampanyasında imkânsızlık içinde kıvranan teşkilatlara göndermiyorsunuz da Genel Merkez personeline peşkeş çekiyorsunuz? Bunun nedeni hazırlığı içinde bulunduğunuz, Mısır'daki sağır sultanın bile duyduğu olağanüstü kongre değilse nedir? Lütfen açıklar mısınız?

Prof. Dr. Numan Kurtulmuş'tan kazık yediğini yazdığı kitapta itiraf edip yana yakıla dile getiren eski kafadarı Prof. Dr. Mehmet Bekâroğlu ise en son Ertuğrul Günay'dan yediği kazığı biraz yontarak Millî Görüşçülere atmaya çalışıyor. Millî Görüşçüler maşallahları var yine "Bana mısın?" demiyorlar, bu kazığı bayıla bayıla yiyorlar.

Bilindiği gibi genel başkanlık yarışını kaybedip CHP'den umudunu kesen eski genel sekreter hızlı solcu Ertuğrul Günay gözüne kestirdiği AKP'ye kendini pazarlamak için Saadet Partisi'nden istifa eden Mehmet Bekâroğlu ile -ne demekse- Müslüman sol bir parti kurma planını açıkladı. Bu planı anlatmak için yemeyip içmeyip kanal kanal, gazete gazete koşuşturan Mehmet Bekâroğlu nihayet Ertuğrul Günay'a İslami bir imaj yapmıştı ki birden kendini yapayalnız buldu. Çünkü kendisi için Bekâroğlu'na yeterince İslami bir imaj yaptırdığına kanaat getiren Ertuğrul Günay bir gün ansızın AKP'ye transfer olup ikbale kavuşmuştu.

Bir anda kendini kullanılmış sıpa gibi bir köşede cascavlak bulan Bekâroğlu bir süre ortalıkta dolaştıktan sonra şimdi Ertuğrul Günay'dan yadigâr kalan o kazığı İslami-sol ile cilalayarak Millî Görüşçülere sallamaya çalışıyor. Bu çabanın eseri olarak Başörtülüler pahalı ciplerle dolaşmamalılar diye bir sol slogan yumurtlamaya başladı"

Eski kafadarı Numan Kurtulmuş'tan yediği kazığı yazdığı kitabında ölümsüzleştiren ve ardından Ertuğrul Günay'dan daha tumturaklısını yiyen Mehmet Bekâroğlu'nu İstanbullular büyük şehir belediye başkanı seçecek kadar salak mı? Galiba Millî Görüşçüler kendileri gibi herkesi kör âlemi sersem görüyorlar!

Ey Erbakan, Aziz Hocamız" Millî Görüş'ün 40. Yılını kutlamaya hazırlandığınız şu zamanda kendilerine Millî Görüşçü diyenlerin bu rezil ve sefil halini görünce nasıl duygular ve düşünceler içinde buluyorsunuz Kendinizi?

Eyvah emeklerim mi? Diyorsunuz" Yoksa mektebin arka kapısından kaçan haylaz talebelerim bunlardan çok daha akıllı ve çok daha şerefliydiler diyerek yine onlara mı meyil gösteriyorsunuz?

Aziz Hocamız! Sanıyoruz ki hatalarını af edip yine okul kaçkını haylaz talebelerinize sahip çıkıyorsunuz. Çünkü son günlerde onlar yüreğinize su serpen, gözlerinize umut ışığı olan şerefli çıkışlar sergiliyorlar"

Anlaşılıyor ki Saadet Partisi'nde tortu gibi kalanlar, AKP'de kendine yer bulamayan iktidara susamış zavallı bir meczup takımı imiş" Bu yüzden uyarılarınıza aldırmadan Numan serabı peşinde koşturup iktidar suyu ve kurtuluş arıyorlar.

Anlaşılıyor ki okul kaçkını haylaz talebelerinize o kaçış yolunu Bizzat Kendiniz açıp kaçmalarına göz yummuşsunuz. Çünkü görüyoruz ki Millî Görüşçü olduğunu söyleyen aşağılık şerefsizler Size ihanet içindeler.

Aziz Hocamız biz El-Azizciler çok iyi biliyoruz ki:

Bizzat kurduğunuz ve yönettiğiniz millî derin devlet önce 9 Mart 1971 sosyalist darbe girişimini akamete uğratıp 3 gün sonra 12 Mart Muhtırasını verdirdi ve Demirel'i Başbakanlık, Ecevit'i ise CHP Genel sekreterliği koltuğundan etti"

Yine çok iyi biliyoruz ki:

Demirel-Ecevit ikilisinin onaylayıp destek verdiği ABD'de hazırlanan 12 Eylül 1980 darbe yönetimini Siz kontrolünüze geçirdiniz. Ve 70 Cente muhtaç kılınan Türkiye'yi bu süreçte adeta dövize boğarak büyük barajlar, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, oto yollar, telekomünikasyon devrimi, kıyıları bir baştan bir başa dolduran turizm yatırımları ve burada sayamayacağımız daha nice kalkınma hamleleri gerçekleştirdiniz"

 Keza çok iyi biliyoruz ki:

Bu süreçte gerçekleştirdiğiniz ekonomik başarılar yanında siyasi başarılar da gösterip Refah Partisi'ni en büyük parti yaptınız ve nihayet 54. Hükümeti kurarak bileğinizin hakkıyla Başbakan oldunuz. Bu süreçte Zat-ı Âlinize karşı başlatılan yine ABD kaynaklı ve Demirel-Ecevit destekli 28 Şubat post modern darbe girişimini de tersyüz ederek bu işe karışanların hepsini siyaset, sermaye, medya ve sivil toplum kuruluşlarından tasfiye ettirdiniz.

Ve biliyoruz ki şimdi de:

 Ergenekon Davası ile Tanzimat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerini de kapsayacak şekilde 28 Şubat'ın kesin rövanşını almaktasınız. 

Aziz Hocamız eminiz ki Numan Kurtulmuş ve Mehmet Bekâroğlu'nun bu densizliklerini ve soytarılıklarını da basit bir el hareketiyle bertaraf edeceksiniz"

Ve Millî Görüş'ün temsilcisi Saadet Partisi'ni emin ellere teslim edeceksiniz.

Ancak artık yeter, bugüne kadar çok şeye katlandık ama bu densizlikler ve soytarılıklar bize ağır geliyor" Ne olur; ne yapacaksanız bir an önce yapın"

Şu Kurtulmuş soytarısını değil; Kurtuluş istiyoruz.