Sabah'taki Doğan Grubu Ajanı
Sabah Gazetesi'nde Doğan Grubu'nun bir ajanı ya da savcısı mı var? Emre Aköz "isim vermedi" ama adres ve sözkonusu yazı belli. İşte Sabah'taki Doğan ajanı...
Önce Emre Aköz'ün yazısı, altında ise "Doğan'ın savcısı"nın yazısı:
Emre Aköz/Sabah
Doğan'ın savcısı
Dilim döndüğünce bu mekanizmanın nasıl işlediğini anlattım.
Bunun üzerine 3 tepki geldi.
- Hürriyet'te yazan Pinokyo, gayet terbiyesiz bir dille cevap verdi. Üslubu vahimdi, aşağılıktı. Bu ruh halini anlamadım. Belli ki farkında olmadan bir yarasına dokunmuştum. (Özür dilerim.)
Pinokyo yalan söylediği için burnu biraz daha büyüyordu: 28 Şubat (1997) darbe döneminde Org. Çevik Bir'in müdahalesine maruz kaldıktan sonra, Ocak 2004'te Milliyet'i yönetirken, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek ile ' Sarıkız darbesine destek' pazarlığı yapmıştı. (Bakınız: Nokta' da yayınlanan ' Darbe Günlükleri')
Ama neticede Pinokyo, bu tartışmada 'taraftı' çünkü 28 Şubat döneminde Radikal'in başındaydı.
Ancak, acemi yalancı Pinokyo'nun aksine, bunu gayet düzgün bir üslupla yapıyordu.
Teşekkür ederim.
Birkaç notla anlatayım:
- Eskiden Sabah'tan aldığı paranın karşılığını, yine Sabah için çalışarak verirdi. Şimdi emeğinin bir kısmını Doğan Grubu'nun hizmetine sundu.
- Örnek mi? Hürriyet 18 haftadır salı günleri bir ' Spor' ilavesi veriyor. Sizinki her hafta ama gerçekten her hafta, orada tam sayfa ' sohbet' yapıyor. Sayfanın tepesindeki standart fotoğrafının üstünde de ' Yazar' ibaresi yer alıyor. (Bu davranışın genel ahlaka ve meslek etiğine uymaması bir yana; bizimkiler mesele etse, tazminatsız kapının önüne koyar.)
- Ben Doğan Grubu hakkında bir şeyi eleştirdiğimde, sanki onların kendilerini savunacak kalemi ve dili yokmuş gibi, karşımda bir de bunu buluyorum. Mübarek Sabah çalışanı değil, rakibimizin avukatı.
- Benim geçen gün yazdıklarımın tüylerini ürperttiğini yazıyor.
Lütfen bu dâhiye yardımcı olun da, yazdıklarımın daha önce yayınlandığını öğrensin, benim katkımın bunları derlemekten ibaret olduğunun farkına varsın.
Ama işiniz zor. Çünkü hoşlanmadığı türde bilgileri öğrenmemek gibi bir huyu var: Mesela Sabah'ın gündelik işleyişiyle hiç ilgilenmediği için, " Sistemden bilgisayarıma girip yazımı okudu " diye yaygara koparmıştı. Çok gülmüştük.
- Başka kuyruk acıları da peşini bırakmıyor: Mesela kuzeni olan Radikal yazarı, apoletperest Mehmet Ali Kışlalı'nın birkaç yalanını yakalayıp yazmıştım. Kulaklarından dumanlar çıkarak okuduğuna eminim.
Bunları bir kenara not ettiğini de (o etmese de abisi ediyor) biliyorum. Şimdi eline fırsat geçtiğini düşünüp saldırıyor.
Ve bir kez daha bunu, 'avukat' ne kelime " Doğan'ın savcısı " edasıyla yapıyor.
Acil müdahale şart:
1) Nokta'da yayınlanan ve beraat eden 'Darbe Günlükleri' iki kez okunacak. (Fotokopisini göndereyim mi?)
2) SBF'de öğrenilenler bir kulaktan girip diğerinden çıkmış; Montesquieu tekrar okunacak.
3) Hürriyet Spor'u bırakana dek her gün satır satır kontrolden geçecek.
HINCAL ULUÇ'UN DOĞAN GRUBU'NU SAVUNAN VE EMRE AKÖZ'Ü HEDEF ALAN O YAZISI
Savcılar uyumayın!..
"DOĞAN Gurubu yöneticileri ocak 2004'te yaptıkları gibi darbe yapmaya hazırlananlarla masaya oturdu. O zaman anlaşamamışlardı. Bu kez mutabık kaldılar."
Bu müthiş, bu korkunç bir iddia..
Bu ülke medyasının yarısından fazlasını elinde tutan, Kanal D, Star gibi dev televizyonları, Hürriyet, Milliyet, Vatan, Radikal ve Posta gibi gazeteleri ve yığınla dergisi ve kitabıyla yazılı medyanın nerdeyse yüzde 70'ine sahip olan bir gurup, darbe yapmaya uğraşıyor.. 2004'ten beri..
Darbeciler kim mi?.. Her halde Veli Küçük değil.. Ya da Doğu Perinçek.. Enayi mi bunca gazeteci..
Doğan Gurubu askerin peşinden gideceği komutanlarla görüşmeler içinde olmalı, kesin.. Emekli asker ya da siville darbe mi olur?.
Şimdi böylesi müthiş bir iddianın üzerine gidecek bir Cumhuriyet Savcısı yok mu, Türkiye Cumhuriyeti'nin, Doğan Gurubu-Darbeci ilişkilerini soruşturacak.. İddia ve ihbar sahiplerine "Gel arkadaş bildiklerini anlat" diyecek..
Bana "Dangalak" diyen zeki adamın müthiş yazısını tüylerim ürpererek okudum. Doğan Gurubu'nun, Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı olmasını engellemeye çabalayarak işe başladığını yazıyor. "Her şeyi yaptılar, 'Şövalyelik yap, aday olma' bile dediler" diyor..
Yahu en büyük gerginlik Köşk'e sıkma baş çıkınca olmadı mı?. Darbeci Abdullah Gül'ü engellemeye mi kalkar, yoksa "İşte sıkmabaş Köşk'te" diye şıkır şıkır kına mı yakar?..
Gül Cumhurbaşkanı olmasa, Recep Tayyip Erdoğan, seçim gecesi konuşan o harika lider olarak devam etse, ipler hiç gerilir miydi. Bu ülkede darbeciyi geçin, hayalcisi kalır mıydı?.
Ötekilerin hepsi darbeci de.. "Radikal kararsızdı" diyor.. "Kâh darbeye omuz veriyor, kâh Ergenekon'dan ya da darbecilerden söz ederek, darbecileri köstekliyordu. Ama belli ki net bir uyarıyla Radikal'i de hizaya soktular."
Şimdi bunları yazan adamın karısı Radikal'de köşe yazarı.. Kadıncağızın durumunu tahmin edebiliyor musunuz?..
Rakip gazetede yazan kocasına, içerden bilgi sızdırıyor.. Yani kocasının yazdıkları, aslında birinci elden gelen, doğrulanmış haberler.. Millet öyle düşünmez mi?.
Gazeteciliği ne hale getirdiğimize bakar mısınız?.