Sarkozy Neden Öne Çıktı?

Sarkozy Neden Öne Çıktı?

İnsani tezlerle Libya’ya müdahale edildiğini söyleyen Sarkozy’ye sorulacak tek soru var aslında: “Mösyö, Japonya’daki insanlık dramı için ne yaptınız ya da...

İnsani tezlerle Libya'ya müdahale edildiğini söyleyen Sarkozy'ye sorulacak tek soru var aslında: "Mösyö, Japonya'daki insanlık dramı için ne yaptınız ya da yapacaksınız?"
Saadet Oruç/ Star

Sarkozy, Libya'da Rus ruleti oynuyor

Cumartesi günü Elysee Sarayı'nda dünya liderleriyle diplomasi masası kuran Fransa lideri Nicolas Sarkozy, o masayı yine kendisi devirdi. Sarkozy'nin Libya konusundaki şaşırtıcı adımlarını anlamaya çalışırken bunu açıkça belirtmek gerekiyor.
O masada oturan BM Genel Sekreteri'nden AB, Arap Birliği ve Afrika Birliği liderlerine ve tabi ki ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'a tam bir çalım atarak, daha toplantı bitmeden Fransız savaş uçaklarının Libya semalarına ulaştığı haberini sızdırdı.

Dünya liderlerinin hiçbiri Kaddafi'nin halkına yaptığı uygulamaları savunmuyor. Ayrıca dünyanın bir diktatörle başa çıkma yolunun halkına bomba yağdırmaktan geçmediğini artık öğrenmiş olduğu varsayılıyor. Özellikle de Irak deneyiminden sonra!

Fransa liderinin, alışıldık Fransız siyasetçilerinden farklı bir portresinin olduğu ve ABD - İsrail çizgisine en yakın Fransız siyasi figür olduğu biliniyor. Hatta iki Fransız gazetecinin Sarkozy'nin 'off-the-record' anlattıklarını yazdıkları "OFF-Sarkozy bize bunları asla anlatmamalıydı" kitabında, davranış kodlarını çözmemize yardım eden Yahudi kökleri, çocukluğunun "zenginlerin arasında fakir olarak geçtiği için taşıdığı komplekleri" ilginç ifadelerle aktarılıyor.

Ama son adımı gösterdi ki, Fransız lideri, yakın olduğu siyasi çizgileri dahi uzakta bırakmıştır.

İnsani tezlerle Libya'ya müdahale edildiğini söyleyen Sarkozy'ye sorulacak tek soru var aslında:

"Mösyö, Japonya'daki insanlık dramı için ne yaptınız ya da yapacaksınız?"

Dünya liderliği, savaş kumandanlığı gibi sıfatlar, 2012 Cumhurbaşkanlığı seçimlerini garantileyebilir mi?

Bu sorunun yanıtı da o kadar kesin değil...

Fransa'da sokağın nabzı savaş karşıtıdır, insan hakları ve demokrasi sloganlarını sık sık tekrarlar.

Bir yandan sokağın nasıl bir tepki göstereceği merakla bekleniyor ama diğer yandan Le Monde gazetesinin kararın ardından yayınlanan nüshasının başyazısı hayal kırıklığı yaratıyor.

Le Monde, BM Güvenlik Konseyi'nin Libya kararında çekimser oy kullanan Almanya'ya "uluslararası sorumluluklarını" hatırlatıyor ve BM Güvenlik Konseyi'nde daimi üyelik bekleyen Almanya'nın Fransa'nın desteğini almasının zorluklarını anlatıyor. Gazete, Almanya'ya Demokles'in Kılıcı'nı hatırlatıyor. Ama Elysee Sarayı'nda oturan birisinin tamamen iç politik rüyalarla Rus ruleti oynadığının da hatırlatılması gerekmiyor mu?