Şengör'ün Yanlışı TSK'yı Yıprattı
Hürriyet'te Celal Şengörün yazısı içerik açısından yanlışları ciddi zarar verdi. TSK'nın medya uzantılarının yaptığı fahiş hatalar ve hataları düzeltme süreci...
Mahir Kaynak - Star
Orduyu savunmak
Hürriyet Gazetesinde Prof. Dr. Celal Şengör'ün yazısı amacı açısından ne kadar haklı ise içerik açısından o kadar yanlıştı. Çünkü Orduyu savunmak onun hatalarını savunmak değildir hele bu yanlışlar savunduklarına ciddi zararlar veriyorsa düzeltilmesi şart olan bir davranıştır.
Andıç Sn. Şengör'ün zannettiği gibi ülkesini iç ve dış düşmanlara karşı koruma görevinin bir parçası olmadığı gibi, dayandığı iddia edilen Şemdin Sakık'ın ifadesinden de tamamen farklı ve uydurmadır. Yani önce etkisiz hale getirilmesi istenen kişiler belirlenmiş sonra hepsinin bu ifadenin içinde olduğu söylenmiştir. Bu konuda son derece dikkatsiz davranıldığı söylenebilir. Sakık'ın devletin aramıza soktuğu adam olarak nitelediği bir kişi andıçta terör örgütü yandaşı gibi gösterilmektedir. Söz konusu belgede yere alan kişiler birbiriyle hiç ilgisi olmayan kişilerdir ve bu nedenle onlar için ortak bir değerlendirme yapmak anlamsızdır.
Türkiye'de küçük bir grup bir iddia ortaya atsa, mesela ülkeyi böleceğini söylese, hemen ciddiye alınır ve buna karşı bir seferberlik başlatılır. Mesela bir Ermeni örgütünün Türkiye'den toprak koparacağını söylemesinin anlamı yoktur çünkü gerçekleşmesi mümkün değildir. Nitekim böyle bir iddia sonunda sadece Dışişleri Bakanlığındaki bir kadro tasfiye edilmiş ve bu görev sona erince üç beş kahramanımız tarafından bertaraf edildikleri söylenmiştir. Yani ileri sürülen iddia ile gerçekleştirilmek istenen hedef birbirinden farklıdır.
Güneydoğu'daki terör eylemleri başladığında hem Türkiye'deki hem Kuzey Irak'taki egemen güçler PKK ile çatışma halindeydi. Yani bağımsız bir devlet kurmak istediği söylenen halkın, neredeyse tamamını kontrol eden egemen güçler, örgütle çatışıyordu. Bu projeyi yönlendiren güçler diyalektik düşünüyordu ve terör örgütünün varlığının bölgedeki egemen güçlerin etkinliğini artıracağını hesaplıyordu. Sorun herkesin kültürel kimliğini koruyarak bütünleşmesi sorunuydu ama kimse bunu düşünmüyordu. Terörle mücadele adına yapılanlar bütünleşmeyi sağlamak yerine ayrışmayı körükledi. Ayrıca şu soruya herkes cevap vermeli: Varılan nokta orada yaşayan halkın gelişmesini mi sağladı yoksa egemen güçlerin etkinliğini mi artırdı? Halkın ekonomik ve kültürel açıdan gelişmesi mi sağlandı yoksa kültür adına bölgede egemen olanların bu güçlerini pekiştirecek değerlerin devamını mı sağlandı?
Ordu ülkemizin en önemli kurumlarından biridir ve onu savunmak hatalarını düzeltmesine yardımcı olmaktır. Hiçbir kurum mükemmel değildir ama benim en büyük mutluluğum ordumuzun mükemmele yaklaşmasıdır. Bunun yolu bağımsız değerlendirmeler yapabilmesinden, operasyon yapanların medyadaki uzantılarının dümen suyundan gitmemesidir. Akademisyenler buna katkıda bulunduğu ölçüde ordunun yanında, hatalarını savundukları ölçüde karşısındadır. Kürt sorununa yaklaşım ve mücadele stratejisi yanlıştı ve andıç bunun önemli bir göstergesi oldu. Gelinen noktada orada yaşayan halkın sorunlarını çözersek onların ülkeye bağılıklarının bizden farklı olmadığını da görürüz.
Orduyu savunmak
Hürriyet Gazetesinde Prof. Dr. Celal Şengör'ün yazısı amacı açısından ne kadar haklı ise içerik açısından o kadar yanlıştı. Çünkü Orduyu savunmak onun hatalarını savunmak değildir hele bu yanlışlar savunduklarına ciddi zararlar veriyorsa düzeltilmesi şart olan bir davranıştır.
Andıç Sn. Şengör'ün zannettiği gibi ülkesini iç ve dış düşmanlara karşı koruma görevinin bir parçası olmadığı gibi, dayandığı iddia edilen Şemdin Sakık'ın ifadesinden de tamamen farklı ve uydurmadır. Yani önce etkisiz hale getirilmesi istenen kişiler belirlenmiş sonra hepsinin bu ifadenin içinde olduğu söylenmiştir. Bu konuda son derece dikkatsiz davranıldığı söylenebilir. Sakık'ın devletin aramıza soktuğu adam olarak nitelediği bir kişi andıçta terör örgütü yandaşı gibi gösterilmektedir. Söz konusu belgede yere alan kişiler birbiriyle hiç ilgisi olmayan kişilerdir ve bu nedenle onlar için ortak bir değerlendirme yapmak anlamsızdır.
Türkiye'de küçük bir grup bir iddia ortaya atsa, mesela ülkeyi böleceğini söylese, hemen ciddiye alınır ve buna karşı bir seferberlik başlatılır. Mesela bir Ermeni örgütünün Türkiye'den toprak koparacağını söylemesinin anlamı yoktur çünkü gerçekleşmesi mümkün değildir. Nitekim böyle bir iddia sonunda sadece Dışişleri Bakanlığındaki bir kadro tasfiye edilmiş ve bu görev sona erince üç beş kahramanımız tarafından bertaraf edildikleri söylenmiştir. Yani ileri sürülen iddia ile gerçekleştirilmek istenen hedef birbirinden farklıdır.
Güneydoğu'daki terör eylemleri başladığında hem Türkiye'deki hem Kuzey Irak'taki egemen güçler PKK ile çatışma halindeydi. Yani bağımsız bir devlet kurmak istediği söylenen halkın, neredeyse tamamını kontrol eden egemen güçler, örgütle çatışıyordu. Bu projeyi yönlendiren güçler diyalektik düşünüyordu ve terör örgütünün varlığının bölgedeki egemen güçlerin etkinliğini artıracağını hesaplıyordu. Sorun herkesin kültürel kimliğini koruyarak bütünleşmesi sorunuydu ama kimse bunu düşünmüyordu. Terörle mücadele adına yapılanlar bütünleşmeyi sağlamak yerine ayrışmayı körükledi. Ayrıca şu soruya herkes cevap vermeli: Varılan nokta orada yaşayan halkın gelişmesini mi sağladı yoksa egemen güçlerin etkinliğini mi artırdı? Halkın ekonomik ve kültürel açıdan gelişmesi mi sağlandı yoksa kültür adına bölgede egemen olanların bu güçlerini pekiştirecek değerlerin devamını mı sağlandı?
Ordu ülkemizin en önemli kurumlarından biridir ve onu savunmak hatalarını düzeltmesine yardımcı olmaktır. Hiçbir kurum mükemmel değildir ama benim en büyük mutluluğum ordumuzun mükemmele yaklaşmasıdır. Bunun yolu bağımsız değerlendirmeler yapabilmesinden, operasyon yapanların medyadaki uzantılarının dümen suyundan gitmemesidir. Akademisyenler buna katkıda bulunduğu ölçüde ordunun yanında, hatalarını savundukları ölçüde karşısındadır. Kürt sorununa yaklaşım ve mücadele stratejisi yanlıştı ve andıç bunun önemli bir göstergesi oldu. Gelinen noktada orada yaşayan halkın sorunlarını çözersek onların ülkeye bağılıklarının bizden farklı olmadığını da görürüz.