Sina… İsrail"in Yeni Kabusu

Sina… İsrail"in Yeni Kabusu

Siyonist askeri, güvenlik ve istihbarat kaynaklarının açıklamalarını takip edenlerin...

İmad Affane

Siyonist askeri, güvenlik ve istihbarat kaynaklarının açıklamalarını takip edenlerin, Siyonistlerin işgal rejimi açısından güvenliği gevşek sayılabilecek Sina Yarımadasının her an yüzlerine patlayabilecek saatli bir bomba gibi durmasından fazlasıyla endişe ettiklerini anlamaları zor olmayacaktır.

Mübarek rejiminin düşmesinden sonra Mısır'ın Sina'yı eski gibi kontrol edememesi, bölgedeki İslami oluşumların güçlenmeleri ve bedevileri işgalciye karşı yönlendirmeleri, Sina etrafının çok geniş olması ve kontrolü sağlama zafiyeti, işgal rejiminin buradaki nüfuz ve etkisine karşı çıkan bölgedeki İslami yapıların Sina'yı güvenli bir arka cepheye dönüştürmelerine yardımcı oldu.

Siyonist işgal ordusu istihbarat başkanı Tümgeneral Aviv Kochavi Perşembe günü yaptığı açıklamada, son iki ayda Sina'da 10 terör hücresini tespit ettiklerini ve Sina'nın işgal yönetimi için tehdit oluşturduğunu belirterek, işgal yönetiminden önümüzdeki dönemde çıkabilecek savaşlara hazırlıklı olmasını istedi.

-Kuşkulu olmasına rağmen- Eilat'a atılan füzelerin bölgenin yaşadığı değişimi gerçek manada yansıttığını belirten Kochavi, direniş güçlerinin Sina'da kendilerine yer bulduğunu ve buradaki varlığını güçlendirdiğini söyledi.

Bu aşamada, sınırları koruma noktasında şimdiye kadar işgal yönetimiyle işbirliği içinde olan ve şu anda Mısır'da iktidarda bulunan askeri konseyi suçlamaktan kaçınan işgal rejimi, suçlamada bulunması durumunda konseyin daha sert karşılık vermesinden korkuyor.

Tam burada işgal yönetimi halkanın en zayıf noktasına, Gazze'de yönetimi elinde bulunduran Hamas hareketine yöneliyor; akidevi olarak dışarıdaki bazı akımlarla özellikle Mısır'daki Müslüman Kardeşlerle ilişkisi olduğunu iddia ederek onu köşeye sıkıştırmaya çalışıyor.

Bu analizi destekleyen bir açıklama Siyonist askeri kaynaklardan geldi. Bir Siyonist yetkili, işgal yönetimiyle Gazze'deki direniş güçleri arasında Mısır aracılığıyla sağlanan ateşkesin kendilerini ikna etmediğini, Gazze'nin sükunet bulmasına izin vermeyeceklerini ifade etti.

Bu arada, işgal yönetiminin kendi krizlerini Filistin'e taşıma niyetini de unutmamak gerekir.

Burada Siyonistlerin bir oyununa da dikkat çekmek lâzım. İşgal yönetimi bu tür olaylarla dünyaya zalim olmadığını aksine zulmü uğradığını göstermek istiyor. Avrupa'daki Yahudileri işgal altındaki Filistin topraklarına çekmek için buradaki Yahudilere karşı katliamla sonuçlanan kanlı terör eylemleri bunun açık örneğidir.

Bunu destekleyen nokta, Mısır'ın işgal yönetiminin iddialarını reddetmesidir. Sina valisi, füzelerin büyük gürültüyle, tozu dumana katarak patlaması ve çıplak gözle bile görülmesi gerektiğine ancak atıldığı iddia edilen füzelerin kimse tarafından müşahede edilmediğine dikkat çekti.

Başka kaynaklar da valiyi destekler açıklamalarda bulundular. Kaynaklar, uydu ve teknolojik araçlarla füzeleri, füzelerin atıldığı yerleri tespit etmenin mümkün olduğunu belirterek sınırı sürekli kontrol eden devriye araçlarının da bulunduğu ifade ediyorlar.

Yaptığımız bu değerlendirmenin ardından şunu söyleyebiliriz. İşgal yönetimi Sina'nın Güney Lübnan'a dönüşmesinden ciddi manada korkuyor. O nedenle işgalci ve gaspçı Siyonist liderler Sina'dan İsrail'e füze atılması durumunda yapacakları keşiflerin ardından tespit edecekleri silahlı hücrelere yönelik hava saldırısı düzenleme tehditlerinde bulundular.

Siyonist liderler, geçen Perşembe (05 Nisan) günü Eilat'a atılan Grad füzeleri gibi başka füzelerin atılması durumunda kesinlikle bunun karşılıksız kalmayacağını ve derhal hava saldırısı düzenleyeceklerini belirttiler.

Böylesi bir kararın tehlikeli boyutları olacağı kesindir. Daha önce Güney Lübnan'da olduğu gibi, merkezi hükümetin otoritesini zayıflatan işgal yönetimi, buranın başka güçlerin eline geçmesine neden olmuştu. ***

Siyonistlerin olası olumsuz tutumları Mısır'daki Askeri Konseyin askeri olarak daha fazla tepki göstermesine ve bölgedeki silahlı grupların güçleneceğine, buradaki polis merkezlerine saldırı hazırlığında bulunduğuna, tutukluları serbest bırakmak için planlar kurduğuna ve bölgedeki BM güçlerini tehdit eder duruma geldiğine dair yaygara koparmasına da neden olabilir.

İşgal yönetiminin bölgede anarşi çıkarması, Mısır halkı için büyük bir geçim kaynağı olan turizm sektörünü de vuracaktır.

Siyonist rejimin, Hamas hareketini bazen Lübnan Hizbullah'ı, bazen El-Kaide ve bazen de İran'daki Devrim Muhafızlarıyla ilişkilendirip bilgi kirliliği yaratarak Mısır'daki hakim Askeri Konseyi sıkıntıya sokmak istediği de bir gerçektir.

Yukarıda yaptığımız tespitler ışığında Siyonist rejimin Mısır'a ve Gazze'de yönetimi elinde bulunduran Hamas'a yönelik çok sinsi, kirli ve düşmanca niyetler beslediğini söylemek mümkündür. Bölgede silahlı kişileri kovaladığı iddiasıyla Hamas hareketine ve onun alt yapısına yönelik saldırıları gittikçe artırabilir.

Sina, Siyonistlerin gelecek kabusudur. Bunu Siyonist araştırmacı yazar Amos Harel de "İsrail'in güney sınırında gittikçe büyüyen bir tehlike olduğunu gözü olan herkes müşahede ediyor" sözleriyle bu gerçeği destekliyor.

Siyonist rejim direnişçilerin sızmalarını önlemek için Mısır sınırına duvar örmeyi başarırken, işgal ordusu atılan füzelere kesin bir çözüm bulamamaktadır. Buradan atılacak füzeler birçok şehre ulaşabilir ve binlerce Siyonist'i etkileyebilir.

Yapılan eylemlerin hiçbir grup tarafından üstlenilmemesi işgal rejiminin durumunu daha da zorlaştırıyor. Korkusuna korku ekleyen diğer bir husus ise, Libya'dan getirilen bazı silahların Sina'da aktif bazı şahıs veya grupların eline ulaştığı yönündeki bilgilerdir.

Siyonist rejimin önce davranıp eylemleri etkisiz hale getirmesini engelleyen ve elini kolunu bağlayan olgu ise, Tel Aviv-Kahire ilişkilerinin bozulma ihtimalidir. Bu durum, işgal yönetiminin Camp David Anlaşmasının öngördüğünün aksine Mısır'ın Sina'da daha çok asker konuşlandırmasına ses çıkarmamasına neden oluyor.

Güney Lübnan'da işgal yönetimi için adeta gözcülük yapan BM barış gücü var. Sina'da da işgal rejimine gözcülük eden ve koruyan, Mısır'ın ona karşı ani saldırı düzenlemesini engellemek için nöbet tutan BM üniformalı askerler var. Ancak bütün bunlara, uydu ve teknolojik desteğe rağmen işgal yönetimi kendisine karşı gerilla savaşını sürdüren güçlerin eylemlerine mani olamıyor.

Direniş güçleri bu durumda iki yönlü ve ciddi bir sorumlulukla karşı karşıyadır. Bir yandan, Sina halkı arasında direniş bilincini oluşturarak bölgenin işgal yönetimine karşı baş kaldırmasına ve güçlü bir direniş cephesi oluşturmasına katkı sağlama sorumluluğunu taşıması gerekirken, diğer yandan direniş azim ve kararından ödün vermeden sınırdaki eylemleri de sürdürerek Mısır'ın toprak bütünlüğüne saygı göstermeli ve bölgedeki egemenliğini ihlal edici girişimlerden uzak durmalıdır.

fiem