Sünni Alim ve Aydınların Geleneksel Tutumu

Sünni Alim ve Aydınların Geleneksel Tutumu

Ehlisünnet âlim ve aydınlarıyla ilgili bir değerlendirme yaparken, Şiiliği esas alan bir değerlendirme içerisinde olmadan değerlendirme yapacağım. Mezhep farklılıkları ve hangi tarafın haklı olduğu da bu yazının konusu olmayacaktır. Sünni gelenek içerisin

Allah'ın adıyla

Ehlisünnet âlim ve aydınlarıyla ilgili bir değerlendirme yaparken, Şiiliği esas alan bir değerlendirme içerisinde olmadan değerlendirme yapacağım. Mezhep farklılıkları ve hangi tarafın haklı olduğu da bu yazının konusu olmayacaktır. Sünni gelenek içerisinden gelmiş bir kimsenin bir konuda özeleştirisi şeklinde belki değerlendirilebilir. Yazının asıl konusu; Ehli Beyt İmamları'na Sünni âlim ve aydınlarının niçin uzak kaldığıdır.

Müslümanlar arasında mezhep farklılıklarını anlamak ve bir tür izah etmek mümkündür. Müslümanlar, İslam'ı öğrenirken birçok kaynaktan öğrenmeleri ve araştırmaları normal beklenen durumdur. İslam'ı öğrenip araştıran bir kimsenin Şii ve Sünni kaynaklara yönelmesi kadar doğal ve gereken bir durum olamaz.

Müslümanlar açısından Ehli Beyt İmamları'nın yeri ve önemi tartışılmaz niteliktedir. Bu özelliğinden dolayı Ehli Sünnet'ten âlim ve aydınlar konu Ehli Beyt İmamları olduğunda onları en az Şii Müslümanlar kadar sevdiklerini ifade etmektedirler. Elbette Ehli Beyt'i sevmek mezhepler üstü gerekçelere dayanmaktadır. Her mezhepten âlim ve aydının elindeki veriler Ehli Beyt'i sevmeye götürür.

Ehli Beyt İmamları'nın başı olan İmam Ali (a.s)'ın ilmin kapısı olması da tartışma konusu değildir. İslam'ı anlamada ve izah etmede mesela İmam Ali(a.s)'a muhalefet edilebilir gibi bir anlayışı da kimsenin savunamayacağı bir görüştür. İmam Ali(a.s)'ın Kuran'ın tüm bilgisine sahip olduğu da kabul edilmektedir.

Ehli Beyt'e uymanın gerek ve önemini, Kuran ve hadislerle ifade etmek her kesimin ortak paydasıdır. Ehli Beyt'i sevmenin ve onlara tabi olmanın farz olması da tartışma götürmeyecek ortak konulardandır. Bu hakikatler ortada olmasına rağmen Sünni dünyanın yüzyıllardır Ehli Beyt İmamları'na karşı ilgisiz ve bilgisiz olmalarını haklı çıkaracak hiçbir mazerette bulunmamaktadır.

Yarın Allah'ın huzurunda mazeretsiz kalmamak için bir şeylerin yapılması gerekir. Allah'a, Resule, Ehlibeyt'e ve tarihe karşı mazeret sahibi olabilmemiz için bir şeyler yapalım. Ehli Beyt İmamları'nın İslam'ı beyan ettikleri iki yüz elli yıl gibi uzun bir zaman olmasına rağmen bu beyanları ve ortaya koydukları örneklikleri dikkate almamanın izah edilir yanı olamaz. Ehli Beyt İmamları'na karşı ilgisiz ve bilgisiz kalmanın dini ve akli izahı yoktur.

Şia'nın şu yanlışları vardır ya da yoktur bu ayrı bir konudur. Şia'nın yanlışlarından bahsetme durumunda olan hiçbir Ehli Sünnet âliminin, Ehli Beyt imamlarına karşı ilgisizliği kabul edilemez. Âlim ve aydınlara bir hatırlatmada bulunmak istiyorum.

1-) Peygamberimizin soyundan gelen Ehli Beyt İmamları, peygamberimizin yolunun sürdürücüleri olmadılar mı? Mesela İmam Ali mi, İmam Hüseyin mi ya da İmam Caferi Sadık ya da İmam Rıza mı onun yolunu takip etmediler? Eğer bu İmamlar Resulü Ekrem'in yolunu takip etmişlerse neden bu imamlardan yararlanmamanın üzerinden yüzyıllar geçmektedir. Yetmedi mi bin üç yüz yıl, bin dört yüz yıl geçmesi? Âlimlerimizin yazdığı eserlere bakalım mesela İmam Rıza'dan ne kadar yararlanmışlar? İmam Musa Kazım'dan Kuran'ı anlamada ya da temel inançları anlamada hiç yararlanmışlar mı? Vicdan ve akıl ehli için imamlardan yararlanmamak reva mıdır? Bu yanlış tutumların devam etmesine fırsat verilmemelidir.

2-) Sünni âlimlerin Ehli Beyt İmamları'nı masum bilmemeleri de onlardan yararlanmanın önemini ortadan kaldırmaz. Mademki bu imamlar kendi zamanlarının en âlim kimseleriydi, en azından bu noktadan hareketle onlara müracaat edilmelidir. Tarihte yaşamış nice kimselerden alıntılar yaparak yazan ya da konuşan âlimlerin hatta Müslüman olmayan kimselerden alıntı yapmakta mahzur görmeyen kimselerin Ehli Beyt İmamları'ndan sözler almamaları neyle izah edilebilir? Bir tanenizin kitabında mesela "Gurerül Hikem" ki (İmam Ali (a.s)'ın sözlerinden oluşan bir kitap) emsalsiz bir kitaptır alıntıyı göremiyoruz.

Ey âlim ve aydınlar Gurerül Hikem'i okudunuz da bu kitaptan alınacak söz bulamadınız mı? Ya da Usul-u Kâfi'de tevhid bölümünü okudunuz da yeterli ya da tutarlı mı bulmadınız? Tevhid konusunu, ne dediği belli olmayan herkesten öğrenip de Ehli Beyt İmamları'ndan okumayan kimse, nasıl âlim ya da aydın olacak?

3-) Ey âlim ve aydınlar yüzyıllar içerisinde bizden öncekilerin yanlış yaklaşımı bizlere mazeret olamayacağını hatırlatırım. Tarihte kimler Ehli Beyt İmamları'na lakayt kalmışsa doğru yapmamıştır. Yanlışlıkları çok sayıda kimsenin yapmış olması da yanlışlığı hiç değiştirmez.

4-) Bazı âlimlerin, Şia'nın imamların sözlerini aktaran kaynak kitapları ne kadar güvenilir diyerek ilgisiz kalmaları da anlamlı değildir. İmamların sözlerini bulacak başka kaynaklar da yoktur. İnsanların hazırladığı kaynaklar ister Şii ister Sünnilerin elinde olsun insan eseridir elbette ki eleştirilebilir. Kaynak kitaplar mutlak güvenilir olacak özellikte değildirler. Kaynaklardan yararlanılması gerekir. Yararlanılmadığından yakınıyoruz. İslam tarihinde İslamı bizlere taşıyan iki köklü kaynak vardır: Şii ve Sünni kaynaklar. Nasıl oluyor da Şia'nın elindeki hadislere karşı ilgisiz ve bilgisiz kalınır? Bu ilgisizliği ne Allah ne de peygamber kabul eder.

5-) Sizleri Kuran mı yoksa Resulü Ekrem mi Kuran'ı ve İslam'ı Ehli Beyt imamlarından hareketle anlamaktan uzaklaştırdı? Yanlış yolda atalarına uyanlar kurtuluşa ermeyeceklerdir. Elimizdeki tefsirlere bakalım, bir ayeti de İmam Caferi Sadık ya da İmam Rıza'nın sözlerinden hareketle anlamaya çalışmışlar mı? Olur olmaz her görüşü kitaplarına alan tefsirciler Ehli Beyt İmamları'na gelince orada durmuşlar. Bunu hiçbir temiz vicdan ve akıl asla kabul edemez. Maalesef ki Sünni toplum bu dediklerimden haberdar değil eğer haberdar olsa âlimlerini ciddi anlamda sorgulayacaktır.

6-) İslam tarihinin en büyük kıyamını peygamberimizin evladı İmam Hüseyin yapmıştır. Tüm zamanlarda yaşayan hangi mezhepten olursa olsun tüm Müslümanlar İmam Hüseyin (as)'a vefa ve dostluk borçları vardır. O, mübarek kanıyla İslam'ın bozulmadan tüm zamanlara taşınmasını temin etmiştir.

Ey âlim ve aydınlar, Tarihin en mazlum ve aynı zamanda en büyük kıyam edeninin kıyamını imamın dilinden ne kadar anladınız ya da anlattınız? İmam Hüseyin'in yolunu sürdüren İmam Zeynel Abidin ve İmam Muhammed Bakır (a.s) 'dan okuyup öğrendik mi? İmamın kıyamını kendi dilinden ve yolunun sürdürücüsü olan imamlardan öğrenmeyen ve gündeme getirmeyen kimselerin sevgisi ya da vefası ne anlam ifade edebilir ki. İmamın kıyamını bile katillerinden ya da katillerinin dostlarından öğrenenler acaba imama ne cevap vereceklerdir?

7-)Tarihin zalimleri, imamlardan bahsetmeye yasaklar koymuşlardır. Emevi ya da Abbasi dönemlerinde imamlardan bahsedenlerin şiddetli baskı ve katliama uğramalarından dolayı, o dönemlerde imamlardan bahsetmemeyi hadi bir yere oturtmaya çalışalım. Ama zamanımızın âlimleri ve aydınları için Ehli Beyt İmamları'ndan bahsetmemelerinin hiçbir mazereti yoktur.

8-) Şia'nın kaynaklarına güvenmiyoruz gibi bir mazerette geçersizdir. İmamların yaşadığı iki yüz elli yıllık bir dönem vardır. İmamların bu kadar uzun zamanda söylediği sözler besbelli ki vardır. Hz. Hüseyin, elli yedi yaşında şehid edildi. Elli yedi yılda İslam'ı öğreten konuşmalar yapmıştır. Bu konuşmalar Şia kaynaklarında varsa elbette onları okumamız gerekir. Bu kaynaklarda kabul edilemeyecek rivayetler varsa onlar kabul edilmesin. Şia ulamasının da kendi kaynaklarındaki bazı rivayetleri eleştirdiğini biliyoruz. İmamları tanımanın tek yolu da Şia'nın kaynaklarına müracaat etmektir.

9-) İslam ümmeti için en büyük sakıncalardan biri de mezhepçilik yapmaktır. Herhangi bir mezhepten olabiliriz. Bir mezhepten olmak, başka mezhepten olanlara düşman olmaya sebep olmamalıdır. Başka mezhepten olan kardeşlerimizle vahdet halinde olmanın yollarını oluşturmamız gerekir. Hangi mezhepten olursak olalım Ehli Beyt İmamları'nı anlama çabası içerisinde olmalıyız. Çünkü Ehli Beyt İmamları ortak paydadır. İslam ümmeti kâmil anlamda vahdetini de Ehli Beyt İmamları'nı anlayarak gerçekleştirecektir.

10-) Peygamberimizin Ehli Beyt'i Nuh'un gemisine benzetmesi, Kuran ve Ehli Beyti'ne uyulmasını emretmesi gözümüzü açmayacaksa, hangi söz göz açar ki? Allah'ım, dinini doğru anlamada bizlere yardım eyle. Bizleri gaflet ve yanlışa dalmaktan kurtar.


Hüseyin TAŞ