Suriye'de Esad ve Arur Ordusu Karşı Karşıya
Şimdiye kadar Şeyh Adnan Arurla ilgili yaptığımız haberlerden ötürü her defasında yalanlandık. Şeyh Arurun Suriye devrimiyle bir alakasının, etkisinin olmadığını söylediler.
Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad, Suriye'deki halkın değişim talebine karşılık vererek, beş ay önce reform sürecini başlattı. Fakat, Halkın düzenlediği gösterilerin en önemli sonucu olan reform sürecinde atılan adımlar, her defasında muhalefetin "kırmızı kartı"yla karşılaştı.
Muhalefetin bu duruşuna ilave olarak yine muhalif cepheyle işbirliği içerisinde olan bazı subay ve askerler, ordudan ayrılarak, Suriye ordusunu hedef alan saldırılar düzenledi. Özellikle Suriye ordusunu hedef alan saldırılar ve tehditler, "Suriye'deki krizin sivil yolla çözülmesi, göstericilere karşı şiddet kullanılmaması " eğilimin yerini "gösterilerin şiddetle bastırılması" eğilimin almasına neden oldu.
Dün Suriye'nin Hama şehrinde yaşanan olaylar ve bundan sonraki dönemde yaşanacak kanlı olaylar, böylesine bir arka planın sonucudur. Hama ve Suriye'nin diğer şehirlerinde dün yaşanan çatışmada 100'ü aşkın kişi öldü bir o kadar kişi de yaralandı. Resmi kaynaklara göre ölenlerden 8 tanesi de Suriye ordusunda subay ve askerlerden oluşmakta.
Fakat Türkiye'de, Cisr Şuğur katliamında olduğu gibi dün Hama'da yaşanan olaylarla ilgili olarak da arka planda meydana gelenler konuşulmaksızın haber ve yorumlar yapıldığına şahit olduk. Haberlere göre Suriye ordusu, Hama'ya girdi. Gözleri dönmüş Suriye askerleri, kana susamış bir halde, kadın çocuk demeden katliama girişti.
Suriye ordusunun "Hama'ya girdiği, insanları katlettiği" inkar edilmeyecek bir gerçektir. Fakat biz, Cisr Şuğur'da düştüğümüz hataya düşmek istemiyoruz ve Hama'daki olayları sorgulamak istiyoruz. Çünkü burada bir sorgulama yapmamamız durumda, Suriye'den daha büyük katliam haberleri almaya devam edeceğiz hatta Suriye, Libya'da olduğu gibi tarafların kanlı çatışmasına sahne olacak.
Bize göre Suriye ordusunun Hama'ya girmesinin iki önemli sebebi var. Birincisi Hamalı Şeyh Adnan Arur'un, 19.07.2011 tarihinde Visal Televizyonu'ndaki programında, Suriyeli devrimcilere yaptığı "şehirlerin giriş-çıkış noktalarına barikatlar kurun. Emniyet güçlerinin şehirlere girmesini engellemek için teftiş edin. Tehlike anında barikatlarda bulunanlar, diğerlerini arayarak haber versin. Büyük barikatlar kurun. Gerekirse büyük hendekler kazın" çağrısıdır.
İkincisi ise yine Şeyh Adnan Arur'la bağlantı olarak hareket eden Özgür Suriye Ordusu'nun, Mahir Esad komutasındaki Suriye Ordusu'na meydan okumasıdır. Suriye'de düzenlenen gösterileri aktif bir şekilde yönlendiren Şeyh Adnan Arur, devrimin askeri yönünü de organize eden kişidir. Bundan ötürü Şeyh Adnan Arur'un yönlendirmesiyle hareket eden Özgür Suriye Ordusu'nu "Arur Ordusu" olarak nitelememiz mümkündür.
Suriye Ordusu'na Karşı Özgür Suriye Ordusu
Özgür Subaylar Hareketi'nin resmi sözcüsü Albay Hüseyin Harmuş ve yine Özgür Subaylar Hareketi içerisinde yer alan eski istihbaratçı Zuheyr Sıddık'ın Suriye ordusunu hedef alan tehditkar açıklamaları, Cisr Şuğur acısını unutmayan Suriye ordusunu, yeni tedbirler almaya sevketmişti. Hama'da geniş çaplı gösteriler düzenlenmesine rağmen harekete geçmeyen Suriye ordusu, Şeyh Adnan'ın "barikatlar kurun" çağrısına Özgür Suriye Ordusu'nun meydan okuması da eklenince harekete geçti. Suriye ordusu, barikatları yarmak için Hama'ya girmek isteyince Riyad Esad komutasındaki Özgür Suriye Ordusu güçlerinin direnişiyle karşılaştı.
2 gün önce kurulan Özgür Suriye Ordusu'nun komuta kademesi şu isimlerden oluşmaktadır: Genelkurmay Başkanı Riyad Esad, Genelkurmay Başkan Yardımcısı Ahmed Hicazi, Hamza Hatip Tugayı Komutanı Ahmed Yusuf, el Hurriyye Tugayı Komutanı İbrahim Mecbur, Selahiddin Tugayı Komutanı Alaeddin, el Qaşuş Tugayı Komutanı Yüzbaşı Eyhem el Kurdi, Yüzbaşı Qays, Üsteğmen Teysir Yusuf, Üsteğmen Ahmed Halaf ve Teğmen Mazin Zin.
Yaklaşık bir ay önce ordudan ayrıldığını açıklayan Albay Esad, sözcülüğünü Albay Hüseyin Harmuş'un yaptığı Özgür Subaylar Hareketi'ne katıldığını ilan etmişti. Albay Esad, önceki gün ise Özgür Suriye Ordusu'nun kurulduğunu açıkladı. Esad, açıklamasında Suriye ordusunu tehdit ederek "birliklerini, Deyr Zour'a gönderme ve Suriye ordu güçleriyle çatışacağı" tehdidinde bulundu.
Esad'ın bu tehdidinden kısa bir süre sonra Deyr Zour'da çatışmalar şiddetlendi. AFP'nian haberine göre Albay Esad, nerede olduğunu açıklamazken, söz konusu bildirisini, Türkiye sınırına yakın bir şehirden yaptığını söylemekle yetindi. Aynı açıklamasında Esad "Sivil halkı katleden Suriye ordu güçleri, Suriye'nin her yerinde hedefimiz olacaktır. Deyr Zour'da operasyonu durdurmazsalar, askerlerimizi Deyr Zour'a göndereceğiz" demişti.
Özgür Subaylar Hareketi'nin en etkin eylemi, Cisr Şuğur'da 120 asker ve polisi hedef alan saldırıydı. Bu saldırıdan sonra Özgür Subaylar Hareketi'nin sözcüsü Albay Hüseyin Harmuş, Türkiye'ye kaçmış, Türkiye'de yaptığı açıklamalarda, Suriye'de daha etkin eylemler düzenleyeceklerini söylemişti.
Albay Esad dahil, Özgür Suriye Ordusu içerisindeki subayların bir çoğu Şeyh Adnan Arur'la yakın ilişki içerisinde. Şeyh Adnan Arur, Özgür Suriye Ordusu Genelkurmay Başkan Yardımcısı Albay Ahmed Hicazi'nin rütbesinin albaylıktan tuğgeneralliğe yükseltildiğini 26 Haziran'da Visal Televizyonu'ndan duyurmuştu.
Şeyh Adnan, Hicazi'yle görüşmesinden sonra Yarbay Harmuş'la görüşerek, rütbesini yarbaylıktan albaylığa yükselttiğini söyledi. Şeyh Arur "Senin rütbeni yükseltmeye karar verdim. Bu, Suriye halkının seni ödüllendirmesidir" dedi. Programa Türkiye'den telefonla bağlanan Harmuş "Ey değerli şeyhim, bana verdiğiniz bu rütbeden ötürü teşekkür ediyorum" dedi.
Haziran ayının son günlerinde ordudan ayrılacakları yönünde görüş bildiren subaylarla görüşen Şeyh Arur, ordudan ayrılma işlemini ileri bir tarihe ertelemelerini istemişti. Şeyh Arur, 26 Haziran tarihinde Visal Televizyonu'nda yayınlanan programında, 8 subaydan ayrılma kararını ertelemelerini istediğini söylemişti. Şeyh Arur, Hama'da dün yaşanan olaylara kadar, Suriye ordusundaki subayların ve askerlerin istifa etmelerine karşı çıkmış, istifaya hazır olmalarını istemişti.
Şeyh Adnan Arur'un Devrimcilerle Bağlantısı
Şimdiye kadar Şeyh Adnan Arur'la ilgili yaptığımız haberlerden ötürü her defasında yalanlandık. Şeyh Arur'un Suriye devrimiyle bir alakasının, etkisinin olmadığını söylediler. Biz, Şeyh Arur'la ilgili söylediklerimizin, afaki olmadığını ispatlamak için, Şeyh Arur'la devrimciler arasındaki ilişkinin nasıl kurulduğunu açıklamak istiyoruz:
Şeyh Arur, talimatlarını oğlu Muhammed Hazim Arur üzerinden Suriyeli devrimcilere iletiyor. Suriyeli devrimciler, kararlarını skype üzerinden yaptıkları görüşmelerde alıyor. Muhammed Hazim Arur da bu toplantılara aktif olarak katılan birisi.
İki hafta önce Suriye devrimi hakkında görüşlerine başvurduğumuz Suriyeli genç bir devrimci, Şeyh Adnan Arur'un devrimcilerle bağının oğlu Muhammed Hazim Arur üzerinden sağlandığını söyledi. İyi Türkçe bilen Yeditepe Üniversitesi öğrencisi Suriyeli devrimci, "İnternet üzerinden yaptığımız toplantılara Şeyh Adnan'ın oğlu Muhammed Hazim de katılıyor. Hazim, bilgileri önceden aldığı için, arkadan işler çeviriyor" demişti.
Muhammed Hazim, Antalya'daki değişim konferansına, İstanbul'daki Alimler toplantısına ve Pendik'te düzenlenen Ulusal Kurtuluş Konferansı'na hem sunuculuk yaptığı Visal televizyonu hem de babası Şeyh Adnan Arur'u temsilcisi sıfatıyla katılmıştı.
Muhammed Rahhal ve Cezayir Modeli
Mayıs ayı içerisinde Safa Televizyonu'nda yayınlanan Suriye özel programının konuğu, Suriyeli aktivist Muhammed Rahhal'di. Rahhal, Cezayir'in Fransa işgalinden kurtuluşu için mücadele veren Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin (FLN) modelini, Suriye'de yürürlüğe koyan isim. Bu direniş modelinin temel özelliği gizlilik. Örgüt içerisinde yer alan herkes, sadece üst ve altındaki örgüt üyesini tanımaktadır. Böylece örgütün çözülerek dağıtılması zorlaşmaktadır.
Silahlı mücadele yanlısı Rahhal, Mısır ve Tunus'taki devrimlerdeki eksiklerin Suriye devriminde de yaşanmaması için çalışmalara erken bir dönemde başladıklarını, Suriye'de devrimin başladığı ilk günden itibaren de Cezayir'deki direniş modelini hayata geçirdiklerini söylemişti.
Tamamen gizli, kimlerden oluştuğu bilinmeyen ve silahlı bir direniş modelini Suriye'de hayata geçirenlerin, dün Suriye şehirlerinde neler yaptıklarını bilmediğimiz gibi bugün de bilmiyoruz. Rahhal ve örgütünün neler yaptığı zaman geçtikçe daha net olarak göreceğiz.
Rahhal'ın konuk olduğu programa İhvan-ı Müslimin Eski Genel Murakıbı Beyanuni de telefonla katılmıştı. Programın sunucusu ve Rahhal, Beyanuni'den "silahlı direnişe" destek açıklaması alabilmek için çok uğraştı. Fakat Beyanuni, Suriye'de direnişin sivil kalması gerektiğini savunmuş, silaha sarılma halinde Beşşar Esad rejimine daha fazla sivil katletmesi için eline koz verileceğini söylemişti. Aradan fazla zaman geçmemişti ki İhvan-ı Müslimin ve Müslüman Alimler Birliği, Suriye'deki direnişin sivil kalması, silahlı direnişe geçilmemesi çağrısında bulunmuştu.
İhvan'dan ve Müslüman Alimler Birliği'nden gelen bu çağrılara kulak asmayanlar, önce Cisr Şuğur'da sonra da Hama ve diğer Suriye şehirlerinde harekete geçtiler. Beyanuni'nin ifade ettiği gibi Suriye'de küçük bir grubun dahi silahlı mücadeleye başlaması, Suriye ordusunu daha büyük katliamlar işlemeye sevketti. Suriye rejiminin eline iyi bir koz verdiler. Bundan ötürü biz, Suriye'de akan kandan rejim kadar rejime meydan okuyanların, Suriye'deki halkın mazlum kanları üzerinden iktidar mücadelesi verenlerin de sorumlu olduğuna inanıyoruz.
Özellikle Yemen ve Libya gibi acı devrim tecrübelerine şahit olan biz, Suriye'de gerilimin tırmandırıldığı bir Suriye istemiyoruz. Çünkü gerilimin tırmandırıldığı bir Suriye'den en büyük kayba yine Suriye halkı uğrayacaktır. En fazla istifade edecek olanlar ise Şiisiyle Sünnisiyle tüm Müslümanların ortak düşmanları olacaktır.
İsa Eren / velfecr