Suriye'de Neler Oluyor ?
Anladığımız kadarıyla Suriye İsraile geçit vermediği, elan İsraille de çatıştığı için hedef tahtası haline getirilmiştir.
Suriye'de neler oluyor?
Anladığımız kadarıyla Suriye İsrail'e geçit vermediği, elan İsrail'le de çatıştığı için hedef tahtası haline getirilmiştir. Dışarıdan kumandalı ve kurgulanmış olaylar bahane edilerek Suriye devletinin de ortadan kaldırılması için gizli girişimlerde bulunulduğu ve işbirlikçi olarak da Türkiye'nin kullanılacağı anlaşılmaktadır.
Daha düne kadar can ciğer olan yöneticiler bugün birbirine amansız düşman kesilmiş bulunmaktadırlar. Beşar Esad 17.10.2007 tarihinde Türkiye'ye resmi ziyaret için geldiğinde Sayın Cumhurbaşkanı Gül tarafından sıcak bir ilgi ile karşılanmıştır. Daha sonra bir başka resmi ziyaret gelişinde, Beşar Esad Çankaya'da 21 pare top atışı ile karşılanmıştır. (5.8.2008) 18 Eylül 2009 tarihinde Beşar Esad'ın Türkiye'ye yaptığı iftar ziyareti de, ilişkilerin geleceği açısından önemli sonuçlar doğurmuştur. 8 Mayıs 2010 tarihinde Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün davetlisi olarak eşi Esma Esad ile birlikte çalışma ziyaretinde bulunmuş, bu ziyaret esnasında önce Çırağan Sarayında Sayın Hayrünnisa Gül ve Esma Esad'ın da katılımları ile bir araya gelinmiş, daha sonra devlet erkanına ait yetkililer görüşmelere devam etmişlerdir. Arkasından da "Türkiye Cumhuriyeti Devlet Bakanlığı ile Suriye Cumhuriyeti Enformasyon Bakanlığı arasında basın ve yayın alanında işbirliği anlaşması" ile "Hükümetler arası Nusaybin ve Kamışlı kara hudut kapılarının ortak kullanımına dair anlaşma" imzalanmıştır. Cumhurbaşkanı Sayın Gül her vesile ile Beşar Esad'a "değerli dostum" diye hitap etmiştir. Vizelerin kaldırılması da bu dostluğun semeresidir.
Sayın Başbakan Erdoğan'ın Beşar Esad'a yaklaşımı, Cumhurbaşkanı Sayın Gül'ün yaklaşımından farklı olmamıştır. Nitekim Beşar Esad onuruna verdiği iftar yemeğinde, coğrafya ve kader ortaklığından ve paylaşımcı ruhtan ve ortak düşmana karşı göstermiş oldukları fedakarlıktan dolayı teşekkürlerde bulunmuş, Suriye halkı için de; "Onlar bizim kardeşimiz" demiştir. Sayın Başbakanın ortak düşman diye vurgu yaptığı, açıkça söylenmemişse de bu coğrafyada hegemonya kurmaya çalışan batılı devletlerdir. Daha sonra kapı ardında üretilen senaryolar sonucunda, müstakil bir devlet olan Suriye'de cereyan eden olaylar için, Sayın Başbakan "bu olaylar bizim iç meselemizdir" demek suretiyle milletler arası hukuku ve cari olan diplomatik usulleri bir nevi ortadan kaldırmış ve Suriye'yi hasım olarak hedefe almıştır.
Bunun arkasında kimlerin olduğu, hangi plan ve programı ne zaman devreye koyacakları herkesin tahmin ettiği bir durumdur. Türkiye'nin Suriye'ye herhangi bir sebeple müdahale etmesini, ülke insanlarımızın tasvip etmesi düşünülemez. Zira Suriye'nin ortadan kaldırılması sadece ve sadece İsrail'in işine yarayacak ve İsrail'in dünya devletini kurma hayaline hizmet etmiş olacaktır.
Diğer taraftan bu görüntülerle uğraşılırken, NATO füze kalkanı projesini Türkiye'de konuçlandırmak için düğmeye basmıştır. Bundan maksat, Türkiye'nin emniyetini sağlamak değil, muhtemel bir İran savaşında İsrail'in emniyetini sağlamaktır.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, bizler haksız kalkışmalara ve zalimce davranışlara her zaman karşı koyan bir milletiz. Bu meyanda zulmetme adına hareket edenlere karşı da tavır koyanlardanız. Bizim maksadımız ülkelerin yöneticilerini savunmak değil, tam aksi yöneticileri bahane etmek suretiyle ülkelerin insanlarının mahvına sebebiyet verebilecek olan savaş çığırtkanlığı yapanlara karşı tavır koymaktır. Bu bakımdan diyoruz ki, ABD vs ırkçı emperyalistlerin Suriye'yi ortadan kaldırma niyetlerine yardımcı olmak değil, karşı koymak durumundayız. Nitekim aklı selim sahibi Hamaslı ihvanın tavırlarına baktığımızda da; Halil Meşal, Ramazan El Buti ve sağduyu sahibi Müslümanlar Suriye'de dış güçler tarafından organize edilen olaylara onay vermeyip, sıcak bakmamaktadırlar. Çünkü dış güçler tarafından Suriye'ye herhangi bir askeri müdahalenin yapılmasını doğru bulmamaktadırlar. Bunun için biz de millet olarak batı medyasının ve çıkarcı Türk medyasının dolduruşuna gelmemeli, ABD ve NATO'ya bir başka ifade ile emperyal güçlere erketelik yapmaktan uzak durmalıyız. ABD adına Suriye'ye dayılanmak, kabadayılık yapmak asla doğru olmadığı gibi, İsrail ve ABD'ne dost olabilecek rejimleri desteklemek de asla doğru değildir. Bizim hadiseye bakışımız kardeşlik ölçüleri içerisinde olmalıdır. Çünkü inananlar kardeştir.
Ajans 5
Anladığımız kadarıyla Suriye İsrail'e geçit vermediği, elan İsrail'le de çatıştığı için hedef tahtası haline getirilmiştir. Dışarıdan kumandalı ve kurgulanmış olaylar bahane edilerek Suriye devletinin de ortadan kaldırılması için gizli girişimlerde bulunulduğu ve işbirlikçi olarak da Türkiye'nin kullanılacağı anlaşılmaktadır.
Daha düne kadar can ciğer olan yöneticiler bugün birbirine amansız düşman kesilmiş bulunmaktadırlar. Beşar Esad 17.10.2007 tarihinde Türkiye'ye resmi ziyaret için geldiğinde Sayın Cumhurbaşkanı Gül tarafından sıcak bir ilgi ile karşılanmıştır. Daha sonra bir başka resmi ziyaret gelişinde, Beşar Esad Çankaya'da 21 pare top atışı ile karşılanmıştır. (5.8.2008) 18 Eylül 2009 tarihinde Beşar Esad'ın Türkiye'ye yaptığı iftar ziyareti de, ilişkilerin geleceği açısından önemli sonuçlar doğurmuştur. 8 Mayıs 2010 tarihinde Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün davetlisi olarak eşi Esma Esad ile birlikte çalışma ziyaretinde bulunmuş, bu ziyaret esnasında önce Çırağan Sarayında Sayın Hayrünnisa Gül ve Esma Esad'ın da katılımları ile bir araya gelinmiş, daha sonra devlet erkanına ait yetkililer görüşmelere devam etmişlerdir. Arkasından da "Türkiye Cumhuriyeti Devlet Bakanlığı ile Suriye Cumhuriyeti Enformasyon Bakanlığı arasında basın ve yayın alanında işbirliği anlaşması" ile "Hükümetler arası Nusaybin ve Kamışlı kara hudut kapılarının ortak kullanımına dair anlaşma" imzalanmıştır. Cumhurbaşkanı Sayın Gül her vesile ile Beşar Esad'a "değerli dostum" diye hitap etmiştir. Vizelerin kaldırılması da bu dostluğun semeresidir.
Sayın Başbakan Erdoğan'ın Beşar Esad'a yaklaşımı, Cumhurbaşkanı Sayın Gül'ün yaklaşımından farklı olmamıştır. Nitekim Beşar Esad onuruna verdiği iftar yemeğinde, coğrafya ve kader ortaklığından ve paylaşımcı ruhtan ve ortak düşmana karşı göstermiş oldukları fedakarlıktan dolayı teşekkürlerde bulunmuş, Suriye halkı için de; "Onlar bizim kardeşimiz" demiştir. Sayın Başbakanın ortak düşman diye vurgu yaptığı, açıkça söylenmemişse de bu coğrafyada hegemonya kurmaya çalışan batılı devletlerdir. Daha sonra kapı ardında üretilen senaryolar sonucunda, müstakil bir devlet olan Suriye'de cereyan eden olaylar için, Sayın Başbakan "bu olaylar bizim iç meselemizdir" demek suretiyle milletler arası hukuku ve cari olan diplomatik usulleri bir nevi ortadan kaldırmış ve Suriye'yi hasım olarak hedefe almıştır.
Bunun arkasında kimlerin olduğu, hangi plan ve programı ne zaman devreye koyacakları herkesin tahmin ettiği bir durumdur. Türkiye'nin Suriye'ye herhangi bir sebeple müdahale etmesini, ülke insanlarımızın tasvip etmesi düşünülemez. Zira Suriye'nin ortadan kaldırılması sadece ve sadece İsrail'in işine yarayacak ve İsrail'in dünya devletini kurma hayaline hizmet etmiş olacaktır.
Diğer taraftan bu görüntülerle uğraşılırken, NATO füze kalkanı projesini Türkiye'de konuçlandırmak için düğmeye basmıştır. Bundan maksat, Türkiye'nin emniyetini sağlamak değil, muhtemel bir İran savaşında İsrail'in emniyetini sağlamaktır.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, bizler haksız kalkışmalara ve zalimce davranışlara her zaman karşı koyan bir milletiz. Bu meyanda zulmetme adına hareket edenlere karşı da tavır koyanlardanız. Bizim maksadımız ülkelerin yöneticilerini savunmak değil, tam aksi yöneticileri bahane etmek suretiyle ülkelerin insanlarının mahvına sebebiyet verebilecek olan savaş çığırtkanlığı yapanlara karşı tavır koymaktır. Bu bakımdan diyoruz ki, ABD vs ırkçı emperyalistlerin Suriye'yi ortadan kaldırma niyetlerine yardımcı olmak değil, karşı koymak durumundayız. Nitekim aklı selim sahibi Hamaslı ihvanın tavırlarına baktığımızda da; Halil Meşal, Ramazan El Buti ve sağduyu sahibi Müslümanlar Suriye'de dış güçler tarafından organize edilen olaylara onay vermeyip, sıcak bakmamaktadırlar. Çünkü dış güçler tarafından Suriye'ye herhangi bir askeri müdahalenin yapılmasını doğru bulmamaktadırlar. Bunun için biz de millet olarak batı medyasının ve çıkarcı Türk medyasının dolduruşuna gelmemeli, ABD ve NATO'ya bir başka ifade ile emperyal güçlere erketelik yapmaktan uzak durmalıyız. ABD adına Suriye'ye dayılanmak, kabadayılık yapmak asla doğru olmadığı gibi, İsrail ve ABD'ne dost olabilecek rejimleri desteklemek de asla doğru değildir. Bizim hadiseye bakışımız kardeşlik ölçüleri içerisinde olmalıdır. Çünkü inananlar kardeştir.
Ajans 5