Tek Bedel Defolup Gitmen Ey İsrail !
Kısacası, direkt olsun, endirekt olsun, ABD tarzlı olsun veya ABD ağızlı olsun fark etmiyor Özür ve tazminat değil tam bağımsız bir Filistin devleti.
Abdulhelim Almali / [email protected]
"Türkler olur derse ABD tarzı bir özür" dilenecek"MİŞ". Bir toplumu veya siyaset anlayışını yönetmenin yönlendirmenin en kestirme yolu, onun geçmişini kötülemekle, en kestirme yolunun ise küçük düşürmekten geçtiğini herkes biliyor. Dolayısıyla bir siyaset anlayışında kendi değerlerini dalgaya alma varsa, kim o siyaset anlayışından dolayı o ülkeyi ve halklarını ciddiye alır?..
Ciddiye almaz, ancak ABD tarzı, dolayısıyla ABD ağzı bir özür dilemeyle muhatap alınırsa. Sanırım bir devlet için bundan daha acizlik bir durum olmaz.
Şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonrada olacak olan, ABD'nin politikası nedir?..
Sorusuna insanlığın menfaatidir diyen tek bir insan çıkar mı?. Hayır!..
ABD'nin zulmünü devem ettirmeyecek bir şey söz konusudur diyen olur mu?. Hayır!..
Söz konusu olan ABD'nin Pakistan'dan özür dilemesi acaba ABD'nin oradaki işgalini zulmünü bitirdi mi? Hayır!..
Türklerin oluruyla dilenecek özrün karşılığının Filistin halkının özgürlüğü olacak, Mescid-i aksanın Siyonist rejimin işgalinden kurtulacağını söyleyebilecek tek bir insaf ehli var mı? Hayır!..
Böyle bir özrü yani ABD tarzlı veya ağızlı özür Filistin'deki zulmü, işgali, katliamları bitirecek mi? Hayır!..
O halde özür direkt olsa ne olur, olmazsa ne olur; endirekt yani ABD tarzı veya ağızlı olsa ne olur, olmazsa ne olur?..
ABD tarzlı veya ağızlı bir özrün anlamı, sadece ve sadece ilişkilerin düzeltilmesi yönündedir, yoksa kendi yönetimlerince ciddiye alınmayan "özür ve tazminata" indirgenen sivil mücadelenin kayıplarından dolayı değil.
Katil İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, Türkler "olur" derse bu cümleyle özür dilerim tarzından bir açıklamada bulunmuş. Peki, neymiş o cümle "Pakistan ordusunun verdiği kayıplar nedeniyle üzgün olduğunu ve bu durumun tekrarlanmaması için Pakistan ile birlikte çalışmaya hazır olduğunu" söylediği cümledir.
Yani üzüntülerinin tek sebebi ilişkilerdeki tatsızlıklar, özür veya üzüntünün ana sebebi katlettikleri, yaraladıkları insanların varlıkları değil üzüldükleri konu ilişkilerin aksamasıdır. Dolayısıyla bu aksaklığın giderilmesi için üzüntüleri bildirilecek, üzüntülerinin karşılık bulması için de ABD tarzlı beklenti olacak.
O beklenti nedir? Pakistan yönetimi o üzüntüleri kabul etmiş, bu konuda hiçbir adım atmamış ve ABD'nin bölgede yine bildiklerini okuması konusunda da hiçbir sıkıntı oluşturmamıştır. Herhalde bizdeki karşılığı da bu olacak, inşallah yanılırım.
Hep söyledim bir kez daha söyleyeyim sakat kalan kolumun tek bedeli vardır, özgür bir Filistin ve İsrail Siyonist rejiminin bölgeden defolup gitmesi. Müslümanların ilk kıblegahları olan Mescid-i Aksa'da özgürce namaz kılınması"
Kısacası, direkt olsun, endirekt olsun, ABD tarzlı olsun veya ABD ağızlı olsun fark etmiyor "Özür ve tazminat" değil tam bağımsız bir Filistin devleti.
Bu konuda verilecek olan mücadeleyi kim nerede ve nasıl verirse Mavi Marmara katılımcıları onun yanında ve destekçisi olacaktır. Bu bedelleri canlarıyla ödeyen şehitlerin yakınları, bedenlerinde özür oluşan yaralıların bizzat kendileri ve gemideki diğer aktivistler öderken hesaplarında hep söylediğim gibi "Özür ve tazminat" yoktu. Bedeller bunun için ödenmedi!..
Şimdiye kadar ki tepkilerle insanlık vicdanını (özellikle Türkiyeli Müslümanlar) mücadeleleri İsrail'i bölgede yalnızlaştırdı. Ancak gelinen noktadan siyaseten geri adım atılacak olması, alınacak olan "özür ve tazminat" tarihe sadece dönemsel siyasi başarı sağlayıp bir dönem daha oylarını artırabilir.
Oysa insanlık tarih boyunca dönemsel olan böylesi rahatlamalarla hep zarar gören taraf olmuş, kazanan ise sadece ve sadece geçici siyasi kadrolar olmuş, bunun insanlığa hiçbir faydası olmamıştır. Türkiye'yi yönetenlerin İsrail rejiminden ABD tarzlı veya başka tarzda bir özürle işi kapatmaları halinde en büyük darbeyi Filistin halkı başta olmak üzere bu konuda bedel ödemiş olan milyonlarca insana vurmuş olacaklardır.
Telaviv havaalanında 11 saat MOSSAD ajanlarınca sorgulandığımızda ülkemiz hükümetimiz hakkında en ufak bir suçlamada bulunmamak için bedel öderken, her türlü tehdit ve hakaretlerini, aşağılayıcı tavırlarını önemsemezken bunun karşılığının daha sonra "özür ve tazminat olacağını hiç tahmin etmemiştik.
Lieberman, Türkler "olur" derse demiş. O gemide bulunan sadece Türkler değildi, Türkiyeli olan, Türklerle birlikte, Kürtler, Lazlar, Çerkezlerle birlikte dünyanın her tarafından insanlar vardı. Şimdi bu özrü Türk Müslüman isteyebilir, fakat Müslüman Türkler istemez. Kürt Müslüman isteyebilir, fakat Müslüman Kürtler istemez.
Dünyanın herhangi bir tarafında yaşayan hangi ırktan hangi milletten olursa olsun, ulus kimliğini değil, dini kimliğini ön planda tutan hiçbir insan bir halkın katledilmesinin, topraklarının işgalinin karşılığını özür olarak kabul etmez. ABD güdümlü sistemler hariç, bunu da her dönem olduğu gibi, zaman gösterecektir.
Nasihatlerin musibetlerden evla olması dileğiyle.
velfecr