Tosuncukların Demirel Hafızası

Tosuncukların Demirel Hafızası

Darbe çığırtkanları şimdi de AKP ve Gülen'i Bitirme Planı'nı yalan çıkarmak için elinden geleni yapıyorlar.

Şamil Tayyar - Star

Tosuncukların Demirel Hafızası  

Kabul etmek gerekir, Taraf Gazetesi, medyada önemli bir boşluğu doldurdu. Mutlaka yaşaması, yaşatılması gerekir. Diyarbakır'da bir vatandaşa sormuşlar, 'Taraf nedir?' Demiş ki, 'Allah'ın bir lütfudur.'

Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı iddia edilen darbe planından sonra, 'lütuf' algısı, sanırım daha da güçlenmiştir. Gazeteci Mehmet Ali Birand'ın Taraf Gazetesi'ne övgüler dizmesi bu bağlamda değerlendirilebilir.

Asıl önemli tarafı, 'düşen adam' olarak düşenlerin halinden iyi anlamasıdır. Şimdi, kimi tosuncuklar, sanki 'dün' hiç yaşanmamış gibi, 'eğer' diye başlayan cümleler kurarak, son plan karşısında 'şaşkın ördek' gibi dolaşıp duruyorlar, anlamak mümkün değildir.

Neredeyse istiareye yatmış vaziyetteler, 'Darbe planı zamanından önce sızdı, ne olur belge sahte çıksın Allah'ım, cumhuriyetimi koru, laik kalayım' der gibiler.

Ne çabuk unuttunuz, hepinizde mi 'Demirel hafızası' var?

Hatırlayın, 23 Nisan 1998 tarihli Sabah Gazetesi şu manşetle çıkmadı mı: 'Sakık'tan şok isimler' Habere göre; Sakık, Öcalan'ın menfaatine düşkün gazetecileri tespit ettiğini söylüyordu. O gazetecilerin kim olduğu belli değildi ama kamuoyunda merak uyandırmaya yetmişti.

Ertesi gün, Oktay Ekşi, Emin Çölaşan 'Kim bu hainler' diyerek küfre biat ettiler.

O isimleri 24 Nisan akşamı Kanal D ana haber bülteninde Uğur Dündar açıkladı. 25 Nisan'da ise Hürriyet ve Sabah, aynı haberi manşetine taşıdı. Kimdi onlar? Cengiz Çandar, Mehmet Ali Birand, Mahir Kaynak, Yalçın Küçük...

Bu iddiaların tezgah olduğu sonradan ortaya çıktı. Şemdin Sakık'ın yargılandığı Diyarbakır DGM'de böyle bir ifadesinin olmadığı belirlendi. Daha sonra Sakık kendisi de açıkça bu iddiayı yalanladı.

Böyle bir komployu kim neden kurmuş olabilirdi? Cengiz Çandar, Neşe Düzel'e yaptığı (Radikal, 30 Ekim 1998) açıklamada, generaller Çevik Bir ve Erol Özkasnak'ı kendine komplo kurmakla suçladı.

Belki şaşıracaksınız, şimdilerde Ergenekon'un hızlı savunucusu ve Veli Küçük'ün yandaşı Can Ataklı ise 1999 yılında Öküz Dergisi'ne, 24 Şubat 2006 tarihinde ise Zaman'a yaptığı açıklamada, bakın ne dedi: 'Komutanlarla her gün konuşulup söyledikleri manşet yapılırdı. Bir gün, 'Paşam bugün ne yazalım?' diye sordular. Paşa da 'Kafanıza göre bir şey çakın' dedi. Sonra komutan söylemiş gibi haber yazdılar. Bazı komutanlar 'Bu dediklerimi yayınlarsanız en az 3 milletvekili daha istifa eder' dediler.'

İşin ilginç tarafı, bu haberlerden kısa süre önce 15 Nisan 1998 gün ve 313 sayılı emirle yürürlüğe sokulan andıç belgesinde, sözkonusu gazetecilerin kamuoyunda saygınlığının azaltılması, itibarının düşürülmesi ve terör örgütüne sağladığı dolaylı destekle aleyhlerine kamuoyu oluşturulması öngörülüyordu.

Gelin birlikte özetleyelim.

Andıcın tarihi: 15 Nisan 1998

Sabah'ın manşeti: 23 Nisan 1998

Uğur Dündar'ın bülteni: 24 Nisan 1998 Hürriyet ve Sabah'ın manşeti: 25 Nisan 1998 Sonrası malum. Asker ve medya tezgahında sahte evrakla pişirilen post modern komplo ortaya çıkarıldı.

Birand'ı okurken bir de bu gözle bakalım. Yalçın Küçük ve Can Ataklı gibi ruhunu teslim etmişlere de 'Allah kurtarsın' diyelim.


Etiketler: Yalçın Küçük  Can Ataklı darbe Uğur Dündar Oktay Ekşi