"Türk ordusu maalesef çok hantal"

"Türk ordusu maalesef çok hantal"

"Devlet dış güvenlik için değil toplumu sindirmek, korku salmak ve işsizliği gidermek için asker besliyor. Üretmeyen ancak tüketen asker milli kaynakların yatırıma dönmesini engelliyor."

Prof. Dr. Nevzat Tarhan - Haber 7

Askerlik ekonomisi olan bir meslektir

Milli Savunma Bakanı Sayın Vecdi Gönül ilgili soru önegesine verdiği cevapta 1987, 1992 ve 1999'da bedelli askerlik uygulamalarından yaklaşık 125 bin kişinin faydalandığını açıkladı.

Askerlik süresi konusundaki mevcut uygulama gerekçeleri arasında Genelkurmayın öngördüğü asker ihtiyacı şartları dışında yükümlülerin taksit ödememe ve yaş büyüterek bedelliden yararlanma gibi suistimalleri de sebeplerden saydı.

Asker ihtiyacı gerçekci mi?

Askerlik süresini tayin ederken bazı kritik bilgileri bilmek gerekir. 'Militosentrik' toplumlarda ordunun görevi sadece düşmanı caydırmak ve gerekirse vatanı korumak değildir. Aynı zamanda toplumu eğitme görevi vardır. Geçmişte ağaçlandırma çalışmalarında bile asker kullanılmıştı.

Bu uygulama kurtuluş savaşı sonrası dönemde belki kabul edilebilir gerekçeye sahipti. Fakat günümüzde askeri toplumun eğitiminde ve sosyal faaliyetlerde kullanmak çağdaş uygulama değildir. Bu Merkez Bankasında hazinenin güvenlik elemanına başka görev vermeye benzer.

Amaç ordunun güçlü olması mı askerliğin toplum mühendisliğindeki rolünün devamı mı? Bu soruya dürüstçe cevap verelim.

Verimlilik ilkesi

Orduyu güçlü yapan asker sayısı değil savaşma gücüdür. Ayaklı bilgisayar gibi ve özel telsiz bağlantılı nanoteknoloji ile üretilmiş kıyafet giyen bir asker bir bölük klasik askerden daha çok savaşma güçüne sahip değil mi?

Halen dededen kalma yöntemlerle askerliği devam ettirmek modern silahlı kuvvetlerimize hiç yakışmıyor. Her şeyin elektronize olduğu çağımızda eski alışkanlıklar devam ediyor.

Bugün Türkiye'de devlet hastaneleri, adliye binaları teknolojilerle hep kendilerini yenilediler. Ancak askerlerimiz kıtalarda halen ranzalarda yatıyorlar, barakalarda eğitim görüyorlar, sınır jandarma karakollarımız bile komşu ülkelerin karakollarından daha köhne.

Evet ordumuz maalesef çok hantal dünyaya asker sayısı ile büyük gözüküyoruz. Bize en yakın uygulama Mısır'da var.

Vatani hizmetin çeşitleri

Mısır beş milyon askeri olan bir devlet" Devlet dış güvenlik için değil toplumu sindirmek, korku salmak ve işsizliği gidermek için asker besliyor. Üretmeyen ancak tüketen asker milli kaynakların yatırıma dönmesini engelliyor. Yoksulluk Mısır'ın kaderi gibi devam ediyor.

Fakat Türkiye Mısır'la kıyaslanamayacak şekilde çok dinamik, çalışan, üretmek isteyen genç bir nüfusa sahip. Güçlü bir ordu güçlü bir ekonomi ile sağlanır. Güçlü ekonomi için sürekli yatırım gerekir.

Asker sayısını yüksek tutarak çalışacak eğitimli işgücünü 'verimlilik' ilkesine uygun olmayacak bir şekilde kullanmak bilimsel yönetim ilkelerine uymaz.

Herhangi bir işveren veya yönetici güvenlik bütçesini nasıl dengeliyorsa devlet yönetimi çok farklı olmamalı. Askerlik yerine mecburi kamu hizmeti doğuda görev yapan öğretmene uygulandığı gibi polise neden uygulanmıyor? Yoksa polise 'Patron benim' demek mi isteniyor?

Bazı insanlar akılları ile bazı insanlar ilimleri ile bazı insanlar fizik güçleri ile bazı insanlar servetleri ile vatana hizmet edebiliyorlarsa bu yöntem adil uygulamaya aykırı değildir.

Adil olmayan eşitlilik

Sovyetler birliğinde ideolojik devletçilikte kadınlar eşitlik ilkesi öne sürülerek maden ocaklarında çalıştırılmışlardı. Bugün kadınların annelikleri ve şefkatleri ile uyumlu işlerde daha verimli çalışmalarının bilimsel veri olduğu anlaşıldı. Adil olan eşitsizlik doğrulandı.

Biyolojinin doğasına uymayan yasalar devam etmediği gibi askeri meslek bilimine uymayan askeri uygulamalarda geri teper.

Askeri kurumlar tekke veya türbe değilki her gelen eşit olsun. Askerlik ekonomisi olan bir meslektir. Bazı insanlar servetleri ile ordunun güçlü olmasını sağlıyorlarsa reddetmek Karl Marks gibi düşünmektir.

Milli Savunma Bakanının duruşu

Sayın Milli Savunma Bakanımız Genelkurmayın eline verdiği % 65 oranını hiç sorgulamadan TBMM'de sundu.

Soğuk savaş öncesi rakamlarını, oranlarını ve yöntemlerini devam ettiren generallere zamanın değiştiğini söyleyen bir Milli Savunma Bakanı duruşu gerekiyor. Sayın Bakanımız sanki Genelkurmayın hükümetteki temsicisi gibi davranıyor.

Sayın Bakanda milletin temsiciliği sıfatı maalesef hiç gözükmüyor. Milletin ve devletin diğer birimlerinin Genelkurmay lehine abartılı devredilmiş hakları vardır. Askeri darbelerden sonra asker merkezli hale gelen kamu yönetimi düzelmek zorundadır. Devletin diğer birimlerinin ve toplumun haklarını almak bu bakanlığın işidir.

Sayın Bakanı Sayıştay'da noter gibi değil hakça mücadele veren bir kimse olarak bilirdik. Genelkurmayın haksız bedelli askerlik ve zorunlu askerlik direncini düzeltmek gerekiyor.

Genelkurmaya bu konuda da değişmesi gerektiğini eğer değişmezse saygınlığının azalacağını ve savaşma gücünü yeniden tanımlaması gerektiğini anlatacak yiğit siyasetçi duruşu gerekiyor.

Ordumuzu seviyoruz ama hakikatları daha çok seviyoruz. Çünkü gerçeklerin hukuku ordunun hukukundan önce gelir.